26 Haziran 2010 Cumartesi

Avrupa Şampiyonası / Dünya Kupası Kolerasyonu Ve İspanya..

Hitler'in ilk ateşini yaktığı yangından geriye kalanları onarmak adına hem sosyal hem de fiziksel pek çok yeniden yapılanmaya giden Avrupa, sporun birleştiriciliğini de bu yenilenmede aktif olarak kullandı. Özellikle savaş öncesi Almanya'nın propaganda aracı olan spor ve futbol savaş sonrası yaraların sarılmasında melhem olarak görüldü.

1930 yılında başlayan Dünya Kupası'nın kıta versiyonu sayılabilecek Avrupa Futbol şampiyonası ilk olarak 1960 yılında Fransa'da düzenlendi. Türkiye'nin de katıldığı bu turnuva Avrupa'nın önemli bir markası haline geldi. İlk turnuvayı kazanan ise S.S.B.C. oldu.

4 yıl ara ile yapılan Şampiyona, iki Dünya Kupası arasına yerleştirildi ve kıtanın şampiyonları apoletleri ile birlikte iki yıl sonraki dünya kupasını beklemeye başladılar. Futbolun en güçlü olduğu yer olan Avrupa'nın şampiyonun, görece daha az futbol yetisi olan kıtaların takımlarına karşı hep favori olarak gösterildi. Avrupa'yı dize getirenlerin Dünya Kupasını kazanacakları öne sürüldü hep ama evdeki hesap genelde çarşıya uymadı.

Avrupa Şampiyonu olduktan sonra Dünya Kupasını kazanan sadece bir takım var. Almaya önce 1972'de Belçika'da düzenlenen finallerde ilk şampiyon S.S.C.B.'yi 3-0 ile geçip şampiyon oldu. Ardından iki sene sonra 1974'te ev sahibi Almanya bu kez finalde Hollanda ile karşılaştı ve 2-1 ile Dünya Kupasınıda kazandı.

Avrupa şampiyonlarının hemen ertesinde Dünya Kupası performanslarına baktığımızda en başarılı takımın Almanya olduğunu görüyoruz. Biraz önce bahsettiğimiz şampiyonluk serisinden sonra 1980 Avrupa Şampiyonasında şampiyon yine Almanya oldu. Belçika'yı 2-1 ile geçen Almanlar, iki sene sonra yine bir Dünya Kupası finalindeydi ve çifte kupaya yine çok yaklaşmışlardı ancak İtalya, Almanları 2-1 ile geçerek "Dünyanın en büyüğü" ünvanına sahip oldu dört sene için.

Şimdi gözler 2008'de oynadığı futbolla şampiyonluğu sonuna kadar hak eden İspanya'da. Avrupa'nın 2 büyüğü Fransa ve İtalya'nın erken eve dönüşlerinden sonra ilk maçında İsviçre'ye yenilen İspanya için grup maçları sonrası eve dönme olasılığı düşündürücüydü.

Şili'nin kötü bir hakem kararı ile 10 kişi kalması sonucunda İspanya 2. tur vizesi aldı. İlk turun hamlığını her maçta biraz daha atan İspanya için kupanın ucu biraz karanlık görünüyor. Torres ve Iniesta'nın turnuvaya formsuz başlamaları, grup maçlarında tulum çıkaran takımın oyuncularının çoğunun çok yorucu bir sezon geçirmeleri İspanyalların durağan ve beklenen kalibrenin altında oynamasına sebep oluyor.

David Villa şimdilik son iki maçta İspanya'yı kurtaran adam görüntüsünde. Turlar ilerledikçe ve futbolcuların artık sadece kazanmak zorunda olduğu maçlar başlayınca futbol karakteri de değişecek ve İspanyolların en büyük şansı oyuncularınan konsantrasyon kaybını yavaş yavaş bertaraf etmesi.

İspanyollar Güney Afrika'ya Avrupa Şampiyonu apoletine, Dünya Şampiyonu apoleti eklemek için geldi. Turnuva elemelerinde sürekli tüm maçlarını kazanıp katılma hakkı kazanan Avrupa Şampiyonasında bu şanssızlığını kırdı ve turnuva öncesi formunu turnuvada da sürdürdü. Şimdi sıra Almanya'nın rekorunu kırmaya geldi.

Avrupa takımlarının tel tel döküldüğü, Amerika kıtasının futbol kimliğinin ağır basmaya turnuvayı kazanmak için İspanya'nın önünde 4 maç var. Avrupa Şampiyonlarının Dünya Kupası başarısına baktığımızda İspanya'nın kupayı kazanma şansı %8, final oynama şansı ise %15 gibi. Tabi burda eşleşmelerinde çok büyük önemi var. Ama görünen o ki Avrupa'yı biri bu futbol utancından kurtaracaksa bu İspanya olacak gibi görünüyor.

0 yorum: