19 Eylül 2012 Çarşamba

Porto Oyuncu Satmaya Mahkum


İçinde her sonucu barındıran ama tek arzusu kazanmak olanlar neden futbol kulüplerine yatırım yapar?
Futbol, bir iş olarak görüldüğünde,  paranın asıl kaynağı olan taraftarın beklentisi ile patronların beklentisi taban tabana zırtır. Taraftar verdiği paranın karşılığını başarı olarak almak isterken, patronlar başarı için para harcamak zorundadır ama başarının garantisi yoktur. Harcanan paranın büyüklüğü her zaman ligi zirvede bitirmenizi ya da kupaları kulbundan tutup kaldırmanızı garanti etmez. Geçtiğimiz yıl PSG bu üzüntüyü derinden yaşayan kulüplerlerden biriydi.
İngiliz kulüplerini bu genellemenin dışında tutmakta yarar var çünkü örneğin Chelsea ya da ManCity harcanan paranın karşılığını başarı olarak aldı ve bu yeterliydi. Çünkü ne Şeyh’in ne de Abramoviç’in para kazanmak gibi bir derdi var. Ancak ManUtd’ın patronları futbola tamamen pragmatik yaklaşıp, endüstriyel futbol dediğimiz olguyu en net şekilde ortaya koyan patronlar. Öncelikleri mali başarı. Mali başarı gelmediği durumda sportif başarının onlar için pek bir önemi kalmıyor ama Sir Alex Ferguson ile kurtukları sistem hem sportif başarıyı hem de mali başarıyı getiriyor.
Her futbol kulübü bir ekonomik model ile yönetiliyor. Örneğin ülkemizde ki model “kredi kartı” modeli. Limit dolana kadar harcama yapılyor, daha sonra ise borcu borç ile kapatma dönemi başlıyor. Beşiktaş 2011/2012 yılını 150mio TL, Galatasaray 36mioTL zarar ile, Fenerbahçe ve Trabzonspor ise 5mioTL kar ile kapattılar.
Ülkemizdeki yayın gelirlerinin büyüklüğünün normal standartlarda olması durumda mali tabloların daha da kötü olacağını söylemeye gerekyok sanırım. 2011/2012 sezonu için Galatasaray 33mio€, Fenerbahçe 31mio€, Beşiktaş 30 mio€ ve Trabzonspor ise 20 mo€ pay aldı yayın gelirlerinden ve bu gelirlerinin aslan payı. Peki geçtiğimiz günlerde oyuncusu Hulk’u astronomik bir rakama St.Petersburg’a gönderen Porto’nun aynı dönemdeki yayın gelirinin yerel lig için 11,3 mio€ olmasına ne demeli?
Bizim ekonomik modelimizin aksine Porto kendini dev aynısanda görmeden parlat ve sat taktiğini uyguluyor. Hem her sezon ligde rakipleri Benfica ve Sporting ile şampiyonluk kovalıyor, hem Avrupa Kupalarında hatırı sayılır başarılara imza atıyor hem de her sezon en iyi oyuncularını satıyor.
Bu üç değişkeni bir araya getiren adam ise Porto başkanı Jorge Nuno Lima “Pinto da Costa”.
Porto son 5 sezondur ardı ardına gelir tablosunun dibine kar yazıyor. Amortisman ve Vergi öncesi kar ise muazzam.
Portekiz liginin varlık sebebi pek çokları için Güney Amerikalı futbolcuların Avrupaya alışma durağı olarak görülür. Pek de haksız oldukları söylenemez. Bu eski kıtanın; sonradan keşfedilenlere en çok benzeyen yeri Portekiz. Durum böyle olunca Güney Amerikalı futbolcuların Avrupa kıtasına alışması için en doğal ortam burada sağlıyor. Ayrıca sadece Güney Amerikalılar değil Portekizliler de Avrupa futboluna bu ülkenin altyapısını alarak damga vuruyor.
Ekonomi model olarak Portekiz tam bir tacir ülke. Düşük yayın gelirleri, boş tribünler kulüpleri “yap işlet devret” mantığında yönetilmeye itmiş.
Deloitte’nin her sezon açıkladığı kulüp gelirlerine göz atacak olursak ilk 20 içinde yer almadıklarını görüyoruz. 
Deloitte’un listesinde 20. sırada yer alan Napoli’nin 114,9 mio € kazandığı sezonda Porto’nun geliri sadece 89mio€ olabildi. Lokal sportif başarının Avrupa’da yarışacak parayı tek başına sağlaması pek mümkün görünmüyor.  Yıllardır şampiyonluk hasreti çeken Liverpool, Porto’nın 15mio€ karşılığı Chelsea’ye gitmesine izin verdiği AVB’ın yeni takımı Tottenham, görece sportif başarıdan uzak olmasına karşın Porto’nun iki katı gelir elde edebiliyor. Ayrı düzeyde sportif başarı geldiğinde bu iki kulübün gelirleri Porto’nun 3 katını zorlayacak duruma gelecek.
Bu gerçekleri gören Porto başkanı Pinto da Costa yapılacak en doğru hamleyi yaparak Porto’yu Avrupa’ya yıldız pazarlayan bir futbolcu fabrikasına dönüştürdü.
Son beş sezon göz önüne alındığında Porto’nun futbolcu satışlarından sağladığı kar ile gelir tablosunu pozitife çevirdiği görülüyor.
Yukarıdaki grafiğe dahil olmayan son 2 sezon da ise toplam 81mio €’luk oyuncu satış karı var Porto’nun. Peki Porto nasıl bu kadar kolay oyuncu satabiliyor?  Ülkemizde  takımlarımızın elinde kalan futbolculara baktığımızda yıllık ücretlerinin başka yerde Türkiyedekinin yanından bile geçmeyeceği kesin. Durum böyle olunca oyuncular sözleşmenin sonuna kadar oynasalar da oynamasalar da ülkede kalıyorlar.
Geçtiğimiz sezon ülkemizdeki takımların futbolcu ve teknik heyetlerine ödedikleri paralar şu şekilde.
 Trabzonspor     33mio€
·         Fenerbahçe       52mio€
·         Beşiktaş            56mio€
·         Galatasaray       69mio€

Porto’da ise durum şu şekilde;
Son sezona kadar ülkemizdeki ortalamaların altında kalıyor. Son sezon ise ülkemizde kur yükseldiği için döviz bazında ücretler bir nebze düşük görünüyor. Ayrıca dip not olarak belirtmek gerekir ki bizim kulüplerimizdeki ücret giderleri sadece A takımı kapsarken Porto’daki ücret giderleri ise altyapı oyuncuları ve hocaları dahil tutar.
Porto’daki bu maaş politikası Finansal Fair Play’e uyumlu hale getirilmiş son 3 sezonda. UEFA oyuncu ve teknik heyete ödenecek tutarın futbol gelirin %70’ini geçemeyeceğini söylüyor. 2005 ve 2006 yılında bu tutarı oldukça aşan Porto 2008 yılında ise küsüratlar ile sınıra takılmış. Ancak şu anda yakalanan %55’lik oran oldukça makul.
Son 7 sezonda Porto’nun futbolcu satışından elde ettiği kar toplam diğer gelirlerinin %49’una ulaşmış durumda. Özellike Hulk’un satışının bu oranın içinde olmadığını belirtmek gerekir. Çünkü 2012/2013 sezonunda Porto’nun gelirinin kesinleşmesi için bir yıl gibi bir süre beklememiz gerekli.
Bu kadar kolay futbolcu satmak takımın kimyasına işlemiş durumda. Ekonomik bir model olarak karşımıza çıkıyor. Bosman kurallarından önce ülkemizde  bu şekilde ayakta kalmayı deneyen kulüpler olmasına karşın ne Porto gibi sportf başarı yakalanabildi ne de Bosman kurallarının işlediği dönemde Porto gibi oyuncu satabildi takımlarımız.
Porto’nun borçlanma yapısına baktığımızda ise çevirlebilir bir borç yapısı görüyoruz. Varlıkları borçlarını karşılıyor ve sermayesi de ülkemizdeki bir kaç kulübün aksine pozitif bir değere sahip.
Porto’nın 2006 yılından veri sürekli kar açıklıyor. Bu durumda iki önemli faktör Şampiyonlar Ligi ve Futbolcu satışları. Kulübün şampiyonlar liginden erken ayrılması iki sezondur 10mio€ gibi gelir kaybına yol açıyor. En büyük giderleri futbolcu maaş ve personel maaşları olan Porto için  en değerli üründe ister istemez futbolcular hatta teknik adamlar oluyor. Futbol ekonomisi içinde ucuza alıp pahalıya satan ve sattığı halde sportif başarı sürdürebilen bir kulüp Porto. Ancak geliri her zaman makul bir seviyede. Sattığı futbolcular sonrasında çok kar eden bir kulüp görünse de aslında sattığı futbolcular sayesinde ayakta kalan bir kulüp Porto.
Zaten tek çıkar yol da bu Portekiz kulüpleri için.