12 Aralık 2013 Perşembe

Green Gaints

Green Giants
Source: AccountingSchoolGuide.com

1 Ekim 2013 Salı

BIST Uyardı ; Batıyorsunuz!

Dün medyanın spor servisleri ile ekonomi servisleri arasında sürekli bir bilgi akışına neden olacak gelişmeler düştü gündeme...
Borsa İstanbul Yönetim Kurulu’ndan hisseleri borsa işlem gören Türk Futbolunun lokomotifi üç kulübüne 'batıyorsunuz' uyarısı geldi. Aslında malumu ilan ettiler. Ayrıca Fenerbahçe AŞ’ye de dernekten olan alacağını tahsil etmesi konusunda bir uyarı söz konusu.
Daha önce de Totemspor’da kaleme aldığımız yazılarda sık sık bahsettiğimiz bir konu, BIST Yönetim Kurulunun 3 kulüp açıklamasında özellikle vurgu yaptığı negatif özsermaye ve borçların çevrilememesi.
Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor’a yapılan uyarıların ana noktalarına göz atacak olursak,
· Net işletme sermayesinin negatif olması, yani günlük operasyonlar için yeterli kaynaktan yoksun olmak,
· Kısa vadeli yükümlülüklerin hasılatından fazla olduğu, yani bir yıllık gelirin o bir yıl içinde ödenecek borçtan az olması,
· Önemli ölçüde yabancı para açık pozisyonu bulunduğu, yani borçların döviz cinsinden olması hasebiyle döviz riskinin sürekli kulüpleri tehdit ettiği.
Tüm bunlar dikkate alındığında kulüplere söylenen 'dikkatli olun, batıyorsunuz' ancak her kulüp için açıklamanın bir de 'anlaşılmakla birlikte' kısmı var ki kulüplerin bu durum aldıkları tedbirlere vurgu yapıyor.
İşin detayına girmeden önce şunu söylemek gerekiyor ki her açıklama ''Şirketin finansal yapısını düzeltmesi için gerekli tedbirleri alması hususunda uyarılmasına karar verilmiştir'' ile bitiyor ve bunu dayandığı madde Kotasyon Yönetmeliği'nin 24. maddesi, yani Borsa Kotundan Çıkarmayı Gerektiren Durumları düzenleyen madde...
Peki, 'Borsa Kotundan Çıkarmak' ne demek? Hisselerin Borsa İstanbul'da işlem görememesi demek...
BIST Yönetim Kurulu kulüpleri uyarırken neler söyledi? Tek tek aşağı kopyala-yapıştırdan ziyade daha kısa bir tablo halinde sunmak istedik.
BIST’in uyarının ilki Net işletme sermayesi ile alakalı. Tabloya göre operasyonel faaliyetlerin sürdürülebilmesi için Galatasaray’ın 290 milyon TL nakde ihtiyacı varken Beşiktaş ve Trabzonspor sezonu 180 milyon TL nakit ile geçirebilecek durumda ancak Beşiktaş’ın 2012-13 sezonu geliri bu rakamdan 33 milyon TL daha azken Trabzonspor’un bu rakamı yakalamak için gelirini aşağı yukarı 3’e katlaması gerekiyor.
BİST’in bir diğer uyarı konusu ödenemez duruma gelmiş borçlar. Kulüplerin hiç birinin bir yıllık geliri bir yıl içinde ödemesi gereken borçları karşılamıyor. Galatasaray 322,7 milyon TL gelir elde ederken ödemesi gereken borç 389 milyon TL, Beşiktaş 211,9 milyon TL borcu 147,4 milyon TL gelir ile çevirmek durumunda. Trabzonspor’da ise 66,7 milyon TL gelirin karşılığında 180,5 milyon TL borç görünüyor.
Kulüpleri KAP ’ta açıkladı denetim raporlarında ise denetlemeyi yapan uzmanlar bir takım şerhleri söz konusu. Örneğin denetim raporuna göre Beşiktaş’ın mahkeme aşamasında bulunan bir takım davalar için gider yazmadığından söz ediliyor. Meali ise bu davalardaki kaybedilmesi mümkün tutarları zarar yazmadınız ve zararı olduğundan az gösterdiniz. Trabzonspor içinde denetçilerin şartlı görüşü bulunurken, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın denetçi raporlarına BIST tarafından bir atıf yok.
Döviz Riski açısından baktığımızda Trabzonspor’un döviz alacakları ile borçları arasındaki ilişki diğer kulüplere göre ters olduğu için dövizin yükselmesi şirket lehine bir durum oluştururken, Beşiktaş ve Galatasaray için risk oldukça yüksek. Dövizdeki %10’luk bir artışın Beşiktaş’ın net borçları 13,5 milyon TL artırması söz konusu, Galatasaray’da ise artışın etkisi 33,6 milyon TL olacak. Mevcut ekonomik düzende çok da uzak bir ihtimal değil.
Negatif Özsermaye ise sürekli dikkat çektiğimiz bir konu. Beşiktaş yıllardır, Galatasaray ise şirket birleşmesinin hemen artından sürekli negatif özsermaye ile yoluna devam etti. Trabzonspor ise 2012-13 sezonundaki 61,2 milyon TL zararı ile sağlam olmasa da pozitif olan görünümün negatife dönmesine engel olamadı.
Özsermaye, varlıklardan borçların çıkarılması olarak formülize edilir. Negatif özsermaye ise borçların varlıklardan fazla olduğu anlamına gelir. Yani şirketler sahip oldukları her şeyi satsalar dahi hala borçlular demek. Bunun için bir ara formül geliştirmiş durumda Türk Ticaret Kanunu. Şirketler sahip oldukları varlıkları değerlerler ve deftere kaydettikleri değerleri bugünkü değere getirirler.
Bu durumda kulüpler sahip oldukları oyuncuların değerlerini transfermarkt sitesinden belirler alınan kulübe ödenen bonservis bedelinden düşerek özsermayeye ekler ve denklem pozitife döner.
Hemen bir örnek ile açıklayalım. Fernandes, Valencia’dan 2 milyon € karşılığı Beşiktaş’ın futbolcusu oldu ve muhasebe kayıtlarına 2 milyon € olarak girdi. Ayrıca üç senelik sözleşme uyarınca her sezonun sonunda 2 milyon €’dan değerinden 666,6 bin € kaybedecek ve sözleşme sonunda fiyatı sıfır olacak istediği kulübe gidebilecek. Yani 2013-14 sezonuna başlarken Fernandes’in defterdeki değeri 666,6 €. Transfermarkt sitesindeki değeri ise  14 milyon €. Aradaki fark 13,33 milyon € yani yaklaşık 35 milyon TL özsermayeye ekleniyor. Sadece Fernandes’in yeniden değerlemesi sonucunda özsermaye bir anda -219,7 milyon TL’den -184 milyon TL’ye geriliyor.
Bu değerleme raporu BIST’in kulüpler adına verdiği kararda hafifletici sebep olarak görünüyor.
BIST’in Fenerbahçe’ye sorduğu soru daha farklı bir yerden geliyor. Neden dernekten olan alacağını tahsil etmedin diyor BIST. Kısaca alacağın 189 milyon TL var dernekten ve bu aslında bir bakıma yatırımcının parası. 30.11.2013 tarihli finansal tablolarında bu tahsilatın yapılıp yapılmadığını izleyecek BIST…
Neden şimdi?
Peki, Beşiktaş son 5 yılda 420 milyon TL zarar ederken, Galatasaray son iki yılı 120 milyon TL zarar ile kapatırken, vergi borçları almış başını gitmiş, icralar ardı ardına açılırken değil de şimdi?
Galatasaray ile açıklamanın yapıcı kısmında bir cümle dikkat çekici. ''Şirkete kaynak sağlamayı amaçlayan sermaye artışı sürecinin devam ettiği'' olumlu olarak lanse ediliyor. SPK geçtiğimiz sermaye artırımında Galatasaray’a hayır demiş ve bedelli sermaye artırımına bir takım yeni şartlar getirmişti. Bu şartlara bakılırsa Galatasaray’ın bir bedelli sermaye artırımı yapması için çok büyük bir olasılık ile önce 'hissedara çağrı' yapması gerekecek. Çağrı sonunda bedelli sermaye artışının şirkete katkısı aynı olacakken çağrıya cevap durumuna göre Galatasaray Spor Kulübüne maliyetinin artması söz konusu.
Şeytanın avukatı edasıyla BIST’in açıklamasına baktığımızda şunu diyor, ''Bu şirketlerin sermayeye ihtiyacı var. SPK köstek olma, hatta destek ol.''
BIST, SPK ve TFF’nin çok önceden yapması gereken bir işe soyundu. TFF’nin vergi dairesince vadesi geçmiş borcu olduğu kamuoyuna ilan edilen Trabzonspor’a nasıl lisans verdiğini bir an önce açıklaması gerekiyor. Savunmanın biz beyana göre işlem yaptık olması durumunda sorulacak soru ise yanıltıcı beyan sebebi ile Avrupa kupalarından men edilen Beşiktaş sonrası en azından birkaç yer ile mutabakat yapmanız gerekmiyor mu?
SPK için ise Galatasaray’ın ilk bedelli sermaye artırımını kabul edip aynı şartlarda ikincisini neden kabul etmediğini sormak gerekli. Eğer ilki doğru ise neden ikinci ret edildi? Yok doğru karar 2. Sermaye artırımı girişindeki iptal kararı neden 1.'si için bir işlem yapılmadı.
Kulüp batırmanın kariyer yapmaya engel taşımadığı bir futbol dünyasında sorduğumuz sorular, hazırladığımız raporlar belki suya yazı yazmak gibi. Bakalım her gün sorulan bu sorulara ne zaman cevap verecekler.

‘Dört Büyükler’in mali tabloları - 2012/13 Sezonu Finansal Değerlendirmesi

Yeni sezonun heyecanı taraftarları yavaş yavaş yörüngesine çekerken borsaya açık futbol kulüplerinin mali işler departmanları için sezon KAP’a yapılan yıllık Mali Tablo bildirimleri ile sona erdi.
Açıklanan verileri yorumlamadan önce birkaç uyarıda bulunmak gerekiyor.
• Fenerbahçe’nin ve Trabzonspor’un store gelirleri bu rakamlar içinde yer almıyor,
• Galatasaray’ın kombine&loca gelirleri bu gelirlerin içinde yer almıyor.
En çok kazanan Galatasaray
Galatasaray, borsaya açık dört futbol kulübü içinde en çok gelir elde eden kulüp. Geçtiğimiz seneye göre gelirini %44 oranında artıran Sarı Kırmızılı ekibin 2012-13 sezonunda elde ettiği gelir 322,70 milyon TL oldu. Galatasaray’ın ardından en yüksek geliri 246,50 milyon TL ile Fenerbahçe elde ederken, kayda değer bir gelir dalgalanmasının olmaması bardağın hangi tarafına baktığına göre değişiyor. Dolu taraf böylesi bir futbol ortamında şirketin gelirlerini koruduğuna işaret ederken, boş taraf gelirin hiç artmasa enflasyon oranında artması gerektiğini söyleyebilir.
Bu iki kulübün ardından en çok gelir elde eden takım olarak Beşiktaş çıkıyor karşımıza. İki sezondur Avrupa’ya gidemediği için gelirleri etkilenen kulübün geçtiğimiz seneye göre %4 oranında gelir kaybı var. Siyah Beyazlı şirketin 2012-13 sezonu geliri 147,42 milyon TL.
En dramatik gelir kaybını yaşayan takım ise Borsa İstanbul’un tek Anadolu takımı Trabzonspor. Şampiyonlar Ligi gelirlerinin geçtiğimiz sezon Bordo Mavili kulübü pas geçmesi sonucunda gelirler %51 oranında düşerek 66,70 milyon TL oldu.
Ülkemizde gelirlerin lokomotifi durumdaki yayın gelirleri Fenerbahçe ve Galatasaray’da artık ilk sırada yer almıyor. Bu iki kulüp sponsorluk anlaşmaları, lisanslı ürün satışları gibi ticari gelirlerde büyük aşama kaydederek riski daha sağlıklı bir şekilde dağıtıyor.
Borsaya açık bu dört takımın Süper Lig’den elde ettiği yayın geliri 230 milyon TL’yi buluyor. Toplam pay içinde 4 kulüp tüm gelirin %37’sini elde ederken kalan 14 kulübe düşen pay %63 oluyor ve bir takım için kabaca %4,5 gibi bir oran düşüyor. Bu çok basit bir hesaplama ancak yayın gelirlerinin dağıtımındaki adalete dikkat çekmek için çarpıcı.
Bir başka gelir kapısı da takımların stadyumları. Yazının başında belirttiğimiz gibi Galatasaray’ın kombine ve loca gelirleri bu tabloda yok. Çünkü o gelirler derneğin, şirketin değil. Ancak dernek bu hakkı 16 sezon için 442,90 milyon TL karşılığında halka açık şirkete sattı. Bu işlemle birlikte 1 Haziran 2014 tarihinden itibaren stat hasılatları şirketin gelir hesabına yazılacak. Bu da yıllık kabaca 28 milyon TL olacak. Ancak bu gelir henüz şirketin kasasına girmeden derneğe olan borçtan ötürü halka açık şirket derneğe 24 milyon TL faiz ödedi. Gelirden halka açık şirket 2014-15 sezonunda yararlanmaya başlayacağına göre 2013-14 sezonu için de aşağı yukarı 25-30 milyon TL bir faiz ödemesi yapılacak. Böylelikle şirket kasasına daha bir kuruş girmeden 50 milyon TL ödemiş olacak.
Trabzonspor’un stat hasılatından bahsetmek gerekli ancak ortada bir stat hasılatı yok diyebiliriz. Sadece 17 maç üzerinden bir hesap yaparsak bir adet koltuğun getirisi 14 TL civarında.
Beşiktaş’ın performansı da çok iç açıcı değil ancak yeni stat ile ivme kazanacağına duyulan inanç Vodafone’a da hasıl olmuş olacak ki stadın sponsoru oldu. Beşiktaş’ın tüm stat geliri, Galatasaray’ın sadece bilet satış fiyatına eşit neredeyse. Fenerbahçe’nin geliri ise Beşiktaş’ın gelirinin 2,5 katı.
Tek kar eden kulüp Fenerbahçe
Kulüplerin gelir gider dengesinde bir ip cambazı hassasiyetinden oldukça uzak oldukları kar zarar tablosunun en alt kısmında ortaya tüm çıplaklığı ile çıkıyor.
Borsada işlem gören dört kulübün toplam zararı 227,75 milyon TL. Tek kar eden kulüp ise 1,6 milyon TL ile Fenerbahçe olurken onun da finansal sonuçlarında gerileme göre çarpıyor. Geçtiğimiz sezon 5,8 milyon TL olan karda bir erime söz konusu. Ancak söz konusu şirketlerin kar amacı gütmemeleri ve 2-3 milyon TL kar elde etmeleri en optimum durum.
Futbolun en temel unsuru olan futbolcular, kulüplerin en büyük gider merkezi.  Toplam giderlerin için dört takım için en az %50’si futbolcu ve teknik ekibin ücretlerinden oluşuyor.
Futbolcular ve teknik ekibe geçtiğimiz sezon en çok ücreti ödeyen takım 195,32 milyon TL ile Galatasaray olurken ücret giderlerindeki artış geçtiğimiz seneye göre %39 olmuş durumda. Futbolcu ücret giderleri futbol giderlerinin %58’ini oluştururken, gelirlerin %61’i futbolcu ve teknik ekibe ücret olarak ödeniyor.
Fenerbahçe, Galatasaray’dan sonra futbolculara en yüksek ödemeyi yapan kulüp. Sarı Lacivertliler 2012-13 sezonunda gelirlerinin %66’sını futbolcu ve teknik ekibe öderken önceki sezona göre artış %44 oldu. Fenerbahçe’nin ödediği 162,11 milyon TL futbol giderlerinin %64’ünü oluşturuyor.
Futbolcu ücretlerinde ciddi manada indirime giden Beşiktaş futbolcu ve teknik ekip ücretini bir önceki sezona göre %35 düşürmeyi başardı. 92,2 milyon TL giderin gelire oranı %63 olurken giderler içindeki payı ise %53 oldu.
Trabzonspor da Beşiktaş ile birlikte ücretlerde indirime giden iki kulüpten biri. Ancak oran gelirdeki azalışa göre devede kulak kalıyor. Gelir %50 düşerken futbolcu ve teknik ekip ücretleri sadece %9 azalarak 86,48 milyon TL oldu. Trabzonspor 2012-13 sezonunda kazandığı her 100 TL için futbolcu ve teknik ekibe 130 TL ödemek durumunda kaldı. Futbolcu giderleri, futbol faaliyetlerinin %70’inin oluşturuyor Trabzonspor’da. Yeni hocası ile bu alanda yapılacak anlamlı bir tasarruf ortaya daha stabil tablolar çıkartabilecek düzeyde ancak yapılan yeni transferlerin etkisini kestirmek zor.
2013-14 yılı için kulüpleri futbolcu ve teknik ekibe taahhütleri ise hiç de azımsanacak cinsten değil. Özellikle döviz üzerinden yapılan anlaşmaların çokluğu olası döviz riskini de beraberinde getiriyor.
Maç başı ücretleri sözleşme toplamlarından oluşuyor. Bir kulüpte 30 oyuncu üzerinden ve takımın 40 maç yaptığını var sayarsak maç başı ücretlerin ederi Fenerbahçe ve Galatasaray için 8 – 8,5 milyon uro’yu bulurken Beşiktaş’ta ödenecek tutarın 9 – 10 milyon euro olması kuvvetle muhtemel.
Borçları azaltan tek takım Beşiktaş
*İlişki taraf borçları göz ardı edilmiştir.
Kulüplerin bankalara ve üçüncü kişi & kurumlara borçlarına baktığımızda borçlarını bir önceki sezona göre azaltan kulübün Beşiktaş olduğu görülüyor. Beşiktaş ve borç kelimeleri yan yana geldiğinde akla gelen Yıldırım Demirören’e olan borçlar BJK Derneği’nin hesapların görünüyor, onu ayrıca belirtmek gerekli.
En borçlu kulüp olarak görünen Galatasaray’da borcun rakamsal karşılığı 344 milyon TL iken geçtiğimiz seneye göre artış %33 oldu. Fenerbahçe’de ise borcun geçtiğimiz seneye göre %91 artması düşündürücü. 31-05-2013 tarihi itibarı ile borç rakamı 315,26 milyon TL.
Beşiktaş borcunu geçtiğimiz sezona göre %35 azaltırken ödenmesi gereken tutar 182,22 milyon TL. Ancak bu rakama vergi borçlarının hiçbir kulüp dahil olmadığını söyleyelim. Ödenmeyen ve ödenmeyecek borçları buraya alarak kafa karıştırmaya gerek yok.
Trabzonspor’da artışın %6’da kalması kabul edilebilir bir durumken Trabzonspor rakamsal olarak da en az borca sahip kulüp. Kulübün borcu 123,16 milyon TL.
Kulüplerin borçlarının kamburu ise finansal giderler. Faiz ve kur farkından dolayı kulüplerin ciddi giderleri söz konusu. Galatasaray finansal giderleri 52,4 mlyon TL olurken bunu 25 milyon TL’si derneğe olan borca işletilen faiz. Beşiktaş’ın finansal giderleri ise 22,72 milyon TL ile Galatasaray’ın ardından geliyor. Trabzonspor’un giderleri 8,4 milyon TL olurken, Fenerbahçe’de rakam 3 milyon TL oldu.
Özkaynakları pozitif tek takım Fenerbahçe
Kulüplerin zararları, özkaynaklarını eritmiş durumda. Beşiktaş ve Galatasaray bedelli sermaye artırımına karşın hala negatif özkaynak değerine sahipken, Trabzonspor geçtiğimiz yılki zarar ile ilk defa negatif özsermaye ile tanıştı. Fenerbahçe ise rakiplerinin çok önünde bu konuda.
Sonuç olarak Fenerbahçe istikrarlı yapısı ile Galatasaray’dan bir adım önde duruyor. Gelir yaratma becerisi ile Galatasaray özellikle lisanslı ürün gelirlerinde kendine pazarda hatırı sayılır bir yer edinmiş durumda.  Beşiktaş düşen giderleri özellikle futbolcu ücretlerindeki disiplin ile yaratamadığı geliri sübvanse etmiş durumda. Trabzonspor’un ise alması gereken daha çok yol var. Stadyum gelirlerine el atmak, store ürün yelpazesini genişletmek ilk yapılması gerekenler.
Sahadaki başarı karşılığında daha kötü tablolara razı olmayacak yöneticilere sahip olmak dileği ile.

Daha yolu var!

Beşiktaş yenilenmiş kadrosu ve teknik ekibi ile sezona iyi bir başlangıç yaparken diğer yandan adı artık kabak tadı verse de 'Feda' diye adlandırılan sezonun mali verileri de açıklandı.
Feda sezonunda Beşiktaş bir önceki sezona göre %4’lük gelir kaybına uğrayarak 147,4 milyon TL gelir elde etti. Giderler ise gelirin oldukça üstünde olduğundan net zarar 68,30 milyon TL oldu. Esas faaliyetler olan futbol ve lisanslı ürünlerde ise zarar 24,70 milyon TL oldu.
Gelir kalemlerinde ilk sırada %36,78’lik pay ile Süper Lig yayın gelirleri yer alırken bu gelir geçtiğimiz sezona göre %20 oranında düşmüş görünüyor. Gelir kalemlerinde yayın gelirlerinin hemen ardından %19,80’lik pay ile Lisanslı Ürün satış gelirleri yer alıyor. Bir önceki sezona göre %121,34’lük bir artış kaydeden bu gelir taraftarın üzerine düşeni yaptığının da bir kanıtı.
UEFA Kupası’na gidememenin etkisi 5,5 milyon TL olurken Beşiktaş, EURO 2012’de oynayan oyuncular ve Özel Turnuva gelirlerinden bu farkı 3,8 milyon TL’ye düşürmeyi başarmış durumda.
Maç günü gelirleri dediğimiz kombine, loca ve bilet satışları gelirin %18’ini oluştururken geçtiğimiz sezona göre artışın sadece %1,55 olması yönetimin fiyatlamada pek de başarılı olmadığını gösteriyor.
Gelirlerde umduğu artışı bulamayan Beşiktaş, futbol faaliyetlerinden kaynaklanan giderinde ise %17,50’lik bir tasarruf sağladı. 2011/12 sezonunda 208,6 milyon TL olan esas faaliyet giderleri ise 2012/13 sezonunda 172,10 milyon TL’ye düşmüş durumda. Ayrıca finansman maliyetlerindeki %42’lik iyileşme ve futbol dışı gelir giderlerdeki %62,92’lik azalma zararın 150,80 milyon TL’den 68,30 milyon TL’ye düşmesinin başlıca sebepleri.
Bir futbol takımının olmazsa olmazı futbolcular. Ve bu futbolcular kulüplerin ister istemez en yüksek giderini oluşturuyor. Beşiktaş futbolcu ve teknik ekibin ücretlerinde 2012/13 sezonunda 2011/12 sezonuna göre %34,82 kesinti yaparak 141,5 milyon TL olan futbolcu ve teknik ekip maaşlarını 92,2 milyon TL’ye indirdi.
2011/12 sezonunda Beşiktaş kazandığı her 100 TL’nin 92TL’sini futbolcu ve teknik ekibe öderken 2012/13 sezonunda bu rakam gelirin %63’üne çekildi ki makul bir oran olduğunu söylemekte fayda var.
Futbol ekonomisine ait tüm tartışmaların başlangıç noktası sayılabilecek Beşiktaş’ın borçlarında ise %34’lük bir azalma söz konusu. Bankalara ve faktoring kurumlarına olan borçta %21’lik bir azalma olurken ticari borçlardaki azalma %51 olarak gerçekleşti ve borçlarda net 94,68 milyon azalma oldu. Ancak sermaye artışı olmasaydı bu azalma sadece 8 – 9 milyon TL civarında olacaktı. Çünkü 40 milyon TL’den 240 milyon TL’ye çıkartılan sermayeden kulübün kasasına 85,84 milyon TL nakit girişi sağlandı.
Borçların vadelerine baktığımızda ise 2013-14 sezonunda ödenmesi gereken borç 99,6 milyon TL ve ayrıca bu borçların faizi. Toplam borcun %54,7’si bu sezon ödenmek durumunda. 2014-15 sezonu ve sonrasına sarkan borç ise 82,5 milyon TL civarında.
Bunun yanı sıra Beşiktaş’ın vergi borçları da almış başını gitmiş durumda. Futbolcu ve teknik kadroya yapılan ödemelere ve tahakkuklara ilişkin hesaplanan stopaj ve damga vergilerinden dolayı ödenmesi gereken 13,5 milyon TL borcun yanı sıra daha önce ödenmeyen ve taksitlendirilmiş vergi borcu 56,55 milyon TL. Net vergi borcu ise 70 milyon TL’yi buluyor. Ancak devletin şefkatli kolları büyük dediğimiz kulüpler için her zaman açık. Ayrıca sezon başında yapılan protokollerden kaynaklanan gelir 7,1 milyon TL.
Beşiktaş’ın en büyük sorunlarından biri de dava ve icralar. Beşiktaş bu sezon sadece dava ve icra giderleri için noter ve harç bedeli olarak 2,5 milyon TL harcadı. Beşiktaş aleyhine 31 Mayıs 2013 tarihinden önce açılmış 34 dava ve icra takibi bulunuyor. Bunlarının tümünün kaybedilmesi durumunda çıkacak fatura ise 10,5 milyon TL, 1,7 milyon EUR ve 2,2 milyon USD.
Beşiktaş’ın bir sezonluk performansı muhteşem olmasa bile Fikret Orman başkanlığındaki yönetim bir önceki seneye göre daha iyi bir iş ortaya çıkartmış durumda. Ancak son beş sezondaki zarar 417,04 milyon TL ve öz sermaye 240 milyon TL olan ödenmiş sermaye olmasına karşın negatif 219,77 milyon TL’ye ulaşmış durumda. Bu durumda bir sermaye artışının daha gündeme gelmesi kuvvetle muhtemel. Şirketin hakim ortağı olan BJK Derneğinin şu anda şirketteki payı %62,50 ancak olası bir bedelli sermaye artırımı için Derneğin de küçük yatırımcı gibi para koyması gerekiyor ve Dernek bu nakdi sağlamak için %5 oranındaki hissesini halka satmak için çalışma başlatmış durumda.  Bu çalışma ile elde edilecek nakdin olası bir bedelli sermaye artırımında kullanılacağı düşünülebilir.
Beşiktaş’ın bu bataktan kurtulması ve makul zararlar eden bir şirket haline gelmesi için daha oldukça yolu var. Bir bedelli sermaye artırımı daha geliyorum diye sinyal veriyor ancak Beşiktaş’ın rakipleri ile arasını kapatmasını sağlayacak en önemli hamle Vodafone ile ilk adımı atılan ve yıkımına başlanan stadyumun yenilenmesi. Stadyum gelirlerinde rakiplerinin oldukça gerisinde kalan Beşiktaş için bu konu hayati bir önem taşıyor.
Sezona sportif anlamda umutlu başlayan ve yine bu anlamda idari yapılanmasını iyi örgütlediği düşünülen Beşiktaş, harcamaları sabit tutmak kaydı ile bu sezon Şampiyonlar Ligi biletini cebine koyması derin bir nefes alıp soluklanmasını sağlayacak. Eğer gelir artışı varsayımı ile harcamaların ucu kaçarsa iki senede bir ortaklardan para istemek bir gelenek haline gelecek.

Geçmişin mirası

Galatasaray’da daha önce SPK tarafından reddedilen sermaye artımı için tekrar düğmeye basıldı. 2012/13 sezonuna ait mali tabloların KAP’a bildirilmesi sonrası ortaya çıkan tablo böyle bir sermaye artırımının habercisi gibiydi.
2012/13 mali tabloların ortaya koyduğu gerçek Galatasaray’ın sahaya yansıttığı performansın gerisinde. Sezonu şampiyon bitirmiş, Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynamış bir takımın 99,87 milyon TL zarar etmesi geçmişten gelen bozuk yapılanmanın bir sonucu aslında.
Galatasaray 2012/13 sezonunda 322.700.149 TL gelir elde ederek bir önceki sezona göre gelirini %44 artırdı. Şampiyonlar Liginden gelen 57 milyon TL’nin gelir artışına katkısı %26 oldu. Eğer Türkiye’nin Şampiyonlar Ligi yayın havuzundan aldığı pay %50 oranında düşmeseydi bu artışın etkisi %40’ları zorlayacaktı.
Gelirlerin bir sonraki sezon ortalama 35-45 milyon TL daha artması söz konusu çünkü Dernekten satın alınan Loca ve VIP gelirleri önümüzdeki sezondan itibaren mali tablolarda görünmeye başlayacak.
Galatasaray’ın gelirlerinde Şampiyonlar Ligi gelirlerini kategori dışı bıraktığımızda en büyük artış %131 ile GS Store gelirlerinde gerçekleştir. 2011/12 sezonunda 29,6 milyon TL olan Lisanslı ürün satışları 2012/13 sezonunda 68,6 milyon TL’ye ulaştı. Karlılık anlamında kulüplere çok bir katkısı olmayan mağazacılık işinde GS Store  6,8 milyon TL kar ederek %9,7 karlılık sağladı.
Lisanslı ürünlerdeki karlılık futbol faaliyetlerine ise yansımadı. Futbol operasyonlarından kulüp 54,2 milyon TL zarar etti.
Futbol kulüplerinin genel olarak en büyük problemi kar. Özellikle başarı elde etmek için ciddi manada yatırım gerektiği göz önüne alınırsa kulüplerin kar etmeleri zor görünüyor. Sportif ve idari hedefleri aynı düzleme sokmak ve birine yaklaşırken diğerinden uzaklaşmamak oldukça önemli bir takım yönetsel beceriler gerektiriyor. Bu becerilerin finansal ayağında Galatasaray ne kadar başarılı olduğunu sermaye artırımından hiçbir ceza almadan sıyrılarak belli etti ancak manevrayı üst üste yapması zor görünüyor çünkü yeni sermaye artırımı ile pozitif olacak olan öz sermayenin aynı finansal sonuç trendinde devam etmesi halinde iki üç sezon içinde yeniden negatife dönebilecek potansiyele sahip.
Galatasaray’ın giderlerine baktığımızda yatırımcının Finansman giderlerinden gol yediğini görüyoruz. Hatırlanacağı üzere ilk sermaye artırımında şirket, dernekten stadı devralmış ve karşılığında borçlanmıştı. Devir alınan hak henüz şirkete bir kuruş bile gelir sağlamadan Galatasaray yatırımcısı Galatasaray Spor Kulübüne 23,5 milyon TL faiz ödemek durumunda kaldı.
Genel olarak giderlere baktığımızda en yüksek payın 195 milyon TL ile futbolcu ve teknik ekip ücretleri olduğunu görüyoruz. Ayrıca GS Store’da satılan ürünlerin maliyeti de 43,9 milyon TL’yi buluyor. Buna futbolcuların amortismanları da 39 milyon TL olarak eklenince sonucun eksiye gitmesi gayet normal bir hal alıyor.
Gelirlerini %44 artıran Galatasaray’ın futbolcu ve teknik ekibe ücret de %39 oranında artarak 141 Milyon TL’den 195,3 Milyon TL’ye ulaştı. Gider gelir dengesinde %61 oranı kabul edilebilir bir oran olarak, genel kabulmüş aralığın içinde yer alıyor. UEFA’da kulüplerin %70 oranını geçmemesini tavsiye ediyor.
Galatasaray’da borçların ise bir önceki seneye göre geçtiğimiz sezon %33 arttığı göze çarpıyor. Galatasaray’ın bankalara olan borcu 199 milyon TL’den 248,7 milyon TL’ye çıkarken artış %25 olurken Ticari borçlarda ki artış tutar olarak az olurken yüzdesel bazda daha fazla oldu. 59,6 milyon TL olan Ticari Borçlar geçtiğimiz sezon 95,2 milyon TL seviyesine çıktı. Bu borçlar içinde bonservis bedelli önemli bir yer tutuyor.
Borçların vade yapısına baktığımızda bir yıl içerisinde ödenmesi gereken tutar toplamda 235 milyon TL ve toplam borcun %68’ini oluşturuyor. Bir yıldan uzun vadeli borçların ise tutarı 109 milyon TL.
Tüm bu verilere baktığımızda bir futbol kulübünün iş anlamında çok da parlak bir fikir olmadığı çıkıyor ortaya. İki sezonda Galatasaray’ın ettiği zarar 135,6 milyon TL. Öz sermayesi ise sermaye artırımı olmasına karşın Mayıs ayı sonunda negatif 70,6 milyon TL.
Tüm bunların sonunda Galatasaray AŞ için sermaye artırımından başka çare kalmıyordu ki Galatasaray KAP’a gönderdiği açıklama ile sermayesini 13,94 milyon TL’den 55,76 milyon TL’ye yükselteceğinin bilgisini verdi.
Galatasaray daha önce de bunu denemiş, üstelik sağlanan paranın ilişkili tarafların borcunun kapatılmasında kullanılmayacağı beyanına karşılık SPK bu beyanı yeterli bulmamıştı ve gelecek parayı nerede kullanacağına ilişkin bir rapor hazırlamasını istemişti.
Bugün konuşan Galatasaray başkanı Ünal Aysal ''SPK’nın istediği şartları sağladık'' diye beyanat vererek sermaye artırımı konusundaki sorunların çözdüğü ve bir rapor hazırlayarak SPK’ya teslim ettiği varsayımı ortaya çıkıyor.
Peki, elinde 100 adet GSARAY hissesi olan bir yatırımcının payını korumak için cebinden çıkacak para ne kadar olacak?
Öncelikle bir hisse için kullanım bedeli 8 lira olacağı açıklandı bu da her 1 TL hisse için yatırımcı 8 TL ödeyecek demek. Galatasaray hissesinin 25 TL olduğunu var sayarsak elinde 100 adet hissesi olan bir yatırımcı hissesini korumak için 100 adet hisse x %300 x 8TL = 2.400 TL ödemek durumunda.
Bu işlem sonunda Galatasaray’ın kasasına 13.940.421adet hisse x 3 x 8TL = 334.570.104 TL para girmesi bekleniyor. Küçük yatırımcıdan gelecek olan para 150.422.718,75 TL iken derneğin ödeyeceğin para 184.147.386 TL ancak Galatasaray AŞ, dernekten nakit olarak daha önce Kulüp Sermaye Avansı adı altında 28.449.388 TL avans almış durumda. Dernek ödemesini bu tutarı düşerek yapacak ve ödeyeceği tutar 155.697.998 TL olacak eğer SPK onay verirse.
Daha sonra şirket bu paradan derneğe olan borcu öder mi, SPK buna izin verir mi bunu KAP’a bildirilecek Sermaye Artış Fonu Kullanım raporu belirleyecek.
Sonuç olarak sağlıksız bir şekilde büyüyor Galatasaray yeşil sahada elde ettiği başarıların maliyeti getirisinden daha fazla ve bu mali tablolara yansıyor.
Sermaye artışı sonrasında borçların büyük kısmının kapanacağı var sayımı ile finansman maliyeti yükü hafifleyecek olsa bile futbolcu ücretlerindeki artışa paralel bu sene gelirde bir artış olması çok olası görünmüyor. Yabancı paralardaki Mayıs sonundan bu güne yaşanan artışın Galatasaray’a maliyeti ise 32,4 milyon TL.Kulübün kasasına girmemiş bir gelir için ödenen 25 milyon TL faiz bile başlı başına sorgulanması gereken bir durum.
Sahadaki başarıların karşılığı her zaman finansal tablolara yansımıyor. Finansal olarak tüm kulüplerimizi zor günler beklese de devletin vatandaşına göstermediği müsamahayı kulüplere göstereceği kesin.

Galatasaray gerçekte ne kadar kazanacak?

Fenerbahçe’nin vizesini İstanbul’da mucizelere bıraktığı Şampiyonlar Ligi treni dün akşam resmi olarak kaçınca pek çok basın yayın organında bu durumun haber olması beklenen bir durumdu. Bir kısım yayın organı Fenerbahçe’nin futbolu üzerinden olayı görürken bir kısmı ise işin ekonomik yanına vurgu yapmış ancak ortada dolaşan rakamlara bakıldığında haberlerin geçmiş yıllardan copy-paste yapıldığı sonucu ortaya çıkıyor.
Öncelikle şunu belirtelim Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi gruplarına kalamaması pek çok yayın organının söylediği gibi Galatasaray’a ekstra 10-15 milyon Euro değil sadece 1,5-2,5 milyon Euro arası katkı sağladı.
Şampiyonlar ligine ait gelir dağılımına ilişkin esaslar 8 Ağustos 2013 tarihinde UEFA’nın internet sitesinde açıklandı. Buna göre Şampiyonlar Ligi gruplarına kalan kulüpler 1,3 Milyar Euro’yu paylaşacaklar. Gruplara katılma hakkı elde eden kulüpler ayakbastı parası olarak 8,6 milyon Euro kazanırken gruptaki bir galibiyetin ederi 1 milyon Euro, beraberliğin ise 500 bin Euro olarak açıklandı.  Gruptan çıkan her bir takıma 3,5 milyon Euro, çeyrek finale kalan sekiz takıma 3,9 milyon Euro, yarı finale adını yazdıran dört kulübe ise 4,9 milyon Euro prim ödenecek. Finale ulaşan takımlardan kaybeden 6,5 milyon Euro ile ödüllendirilirken, kupanın sahibi ise 10,5 milyon Euro daha kasasına koyacak. Ve bu tutarlara market pool adı verilen yayın gelirleri dahil değil. Ayrıca Fenerbahçe Play-off turu oynadığı için 2,1 milyon Euro teselli ödülü alacak.
Ülkenin hak ettiği yayın hakları ise o ülkenin takımları arasında paylaştırılıyor. 2012-13 sezonundan başlayarak 2014-15 sezonu sonuna kadar pazarlık usulü ile satılan Türkiye yayın haklarının düşmesi sonucu geçtiğimiz sezon temsilcimiz Galatasaray 5,2 milyon Euro almıştı. Bu hesap ile Fenerbahçe’nin kupalara katılamadığı durumda ülke takımlarının alması gereken 5,2 milyon Euro’nun %40’lık payı otomatik olarak Galatasaray’ın kasasına giriyor.
Avrupa Liginde ise çok daha kısıtlı bir bütçe var. Tüm takımlar 170 milyon Euro’yu paylaşacaklar. Şampiyonlar Ligindeki bir galibiyetin değeri Avrupa Ligindeki beş galibiyet ile aynı. Avrupa Ligi’nde gruplara kalan takımlara 1,3 milyon Euro ödeme yapılacak. Galibiyet 200 bin Euro, beraberlik ise 100 bin Euro ile ödüllendiriliyor. Grubunu birinci bitiren takım 400 bin Euro, ikinci bitiren ise 200bin Euro daha kazanıyor. Gruptan çıktıktan sonra son 32’ye kalan takımlar 200 bin Euro, son 16 takımları 350 bin Euro, çeyrek finalistlerin her biri 450 bin Euro, yarı final oynayan dört takım 1 milyon Euro, finalde kazanan 5 milyon Euro, kaybeden ise 2,5 milyon Euro kasasına koyuyor.

Bu '61' başka!

Bu sezon başında Maluda ve Bosingwa transfleri ile ligin en renkli kulüplerinden biri olan Trabzonspor taraftarlarına KAP aracılığı bu transferleri müjdelerken; Kamu Aydınlatma Platformu web sitesini ziyaret eden taraftarlarını mutlu etti. Ancak KAP’a son bildirilen mali tablolar Trabzonspor’un sorunun birkaç yıldız transferinden çok daha fazla olduğunu gözler önüne serer cinsten.
61. dakika şovu ile stadı bir cazibe merkezine çeviren taraftarın 61 milyon TL’lik zarar için söyleyecek pek çok şeyi olabilir genel kurulda.
Trabzonspor 2012/13 sezonunda 66,7 milyon TL gelir elde ederken zararı 61,2 milyon TL’yi buldu. Bu zararın başlıca sebebi ise 2011-12 sezonunda Şampiyonlar Liginden gelen 57,8 Milyon TL’nin bu sezon kasaya girmemesi oldu.
Futbol faaliyetlerinden 55,13 milyon TL zarar eden kulüp, bu zarara yönetim ve finansman maliyetleri de katılınca zarar 61,2 Milyon TL’ye kadar çıktı.
Özellikle gelirlerin, borsaya açık diğer futbol kulüplerinin çok gerisinde aşikar. Fenerbahçe ve Galatasaray 200 Milyon TL barajını aşarken Beşiktaş 12/13 sezonunda 155 Milyon TL gelir elde etti. Beşiktaş’ın gelirinin yarısını bile elde edemeyen kulübün sorgulaması gereken pek çok problem masanın üzerinden duruyor.
Gelir pastasının yarısını tek başına yayın gelirleri kaplarken ikinci sırada Sponsorluk ve reklam gelirleri yer alıyor. Fenerbahçe ve Galatasaray da kombine kart ve bilet gelirleri yayın gelirlerinin üzerinde yer alırken sponsorluk ve reklam gelirleri de yayın gelirini zorluyor. Trabzonspor maç günü gelirlerini yayın gelirleri ile aynı seviyeye çekmiş olsaydı geliri 100 Milyon TL barajının üzerine çıkacaktı.
Son 3 yılın gelirinden şampiyonlar ligi etkisini çıkartırsak aslında gelirleri üç sezonda yatay bir seyir izlediğini görebiliriz. Bu durumda bütçeleme ve planlamada ayağın yorgana uzatılması daha kolay olur. Tahmin edilebilir gelir üzerinden harcama yapmak ve kaynak planlamak öngörülebilirlik açısından sapmaların azalmasına yardımcı olacak bir durum.
Planlama konusunda kulüplerin başlaması gereken ilk kalem her takım sporunda olduğu gibi futbolcu ve teknik ekip ücretleri. Trabzonspor şampiyonlar liginde oynadığı sezon teknik ekip ve futbolculara 94,6 Milyon TL harcama yaparken bir sonraki sezon %9 bir tasarruf ile bu rakamı 86,6 Milyon TL’ye çekti ancak gelirlerde %51’lik azalış karşısında %9’luk maliyet azalışının pek bir hükmü kalmamış oldu.
2011-12 sezonunda Trabzonspor kazandığı her 100TL’nin 70TL’sini futbolcu ve teknik ekibe maaş olarak verirken bir sezon sonrası olan 2012-13 sezonunda bu rakam her 100 TL’de 130TL’ye çıktı. Böylesi bir sarmalın kar etme şansı zaten yok. Gelirlerin artırılması adına atılacak her adım takımı biraz daha rahatlatacak ancak 6+0+4 ile takımdan gönderilecek yabancı oyuncuların yerin yeni sistemde fiyatı durup dururken artan yerli futbolcular gelecek. Arz talep ile oluşan fiyatın alt segmentine eğildiğinizde ise ortada sportif başarıya ulaşma adında zorluk yaşayacaksınız.
Gelirlerin bir kısmı belli limitler dahilinde gerçekleşiyor ve istediğiniz kadar artırmaya çalışın bir tavanı var. Örneğin yayın gelirinden alabileceğiniz maksimum bir tutar var, ya da stadyum gelirleri kapasite ile sınırlı ve fiyat dengesini gözetmeniz gerekiyor ancak ticari gelirlerin ucu sizin yetenekleriniz ile sınırlı.
Trabzonspor AŞ borçlarındaki artış ise %6 civarında. 2011-12 sezonunu 116 Milyon TL ile kapatan şirket, 2012-13 sezonunu ise 123,1 Milyon TL ile kapadı.
Bu artışın büyük kısmı banka kredilerinde olurken, ticari borçlarda 14 Milyon TL’lik bir azarlış meydana geldi.
Yeni yönetim en çetin sınavını borç konusunda verecek. Toplam 123,1 Milyon TL borcun %93 ‘lük kısmı 2013-14 sezonu içinde ödenmek durumunda. Bu borçların büyük bir kısmının, 'borç ile borç ödemek' şekliyle vadesinin uzatılacağını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok.
Önümüzdeki sezon baktığımızda mevcut vade dağılımından çok daha farklı bir tablo ile karşılaşır mıyız bilinmez ancak borcun bir yıllık gelirden fazla olması önümüzdeki dönemde finansman maliyetlerinin artacağının bir habercisi.
Ayrıca bu borçların dışında 33,2 Milyon TL’ye ulaşan vergi borcu bulunmakta bordo mavili ekibin. Gelirinin tamamı kar olsa yarısı vergi borçlarına gidecek durumda. Ancak vergi dairelerinin sürekli vade ertelemesi ne Avrupa Kupalarına katılmasına engel Türk kulüplerinin ne herhangi bir yaptırım ile karşılaşmasına.
Bu zarar ile birlikte şirketin sermayesi -17,9 Milyon TL ye kadar indir. Ancak bunun sebebi tek başına zarar değil. Bir de hissedarlara dağıtılan temettü var. Dağıtılan 23 Milyon TL öz sermayeden düşülüyor. Negatif öz sermayenin sürdürülebilir durum olmamasından ötürü diyeceğim ancak Beşiktaş’ın yıllarca negatif öz sermaye ile yaşadığını unutmamak gerekli. SPK ve TTK öz sermayesi negatife düşmüş şirketlere bir olanak düşünüyor. Diyor ki ''varlıklarını ve haklarını yeniden gözden geçir, deftere kaydettiğin değer ile mevcut günkü değeri arasındaki olumlu farkları sermayeye ekle.'' İşte bu dönemde takımdan bedava giden Quaresma’nın değeri 15 Milyon € olarak belirlenmişti. Bu durumda üç oyuncuya biçilecek 5 milyon € değer, öz sermayeyi pozitife çevirmeye yeter.
Ancak Trabzonspor AŞ hissedarları yakında gelebilecek bir bedelli sermaye artışına şaşırmamalı. Trabzonspor’un mevcut zararını kısa sürede kompanse etmesi bir Şampiyonlar Ligi daha görmeden zor görünüyor. Trabzonspor’un teknik ekibinden başkanına kadar hem saha içinde hem de masa başında zor işler bekliyor.

Fenerbahçe kar eden tek kulüp mü?

Biz yavaş yavaş 2013/14 sezonunu alışmaya çalışırken borsaya kote futbol kulüpleri 2012-13 sezonuna ait mali verilerini borsaya açıklamaya başladı.
Fenerbahçe borsaya yaptığı bildirim ile 2012-13 sezonunda 246.507.758 TL gelir ve 1.605.236 TL kar elde ettiğini kamuoyuna duyurdu. Bu sonuçlar borsaya açık 4 takım içinde pozitif ayrışan tek kulübün Fenerbahçe olma ihtimalinin artırdı.
2011-12 sezonunda 5,9 milyon TL kar açıklayan kulübün 2012-13 sezonunda karının 1,6 milyon TL’ye düşmesinin en büyük sebebi ise oyuncu ve teknik ekibe verilen ücretlerdeki artış.
Gelirler Geçen Sene İle Aynı
Fenerbahçe AŞ’nin mali tablolarındaki gelirin, Fenerium gelirleri ve dernekte kalan bazı sponsorluk ve reklam gelirlerini kapsamadığı en başta belirelim.
Fenerbahçe AŞ 2012-13 sezonunda bir önceki sezona göre %0,02’lik bir gelir kaybına uğradı.
Fenerbahçe’nin en büyük gelir kalemi 69,4 Milyon TL ile stat hasılatı oldu. Onu 68,1 Milyon TL ile Süper Lig yayın gelirleri izlerken, hemen ardından gelen 42,2 Milyon TL’lik Sponsorluk ve Reklam Gelirleri en yüksek üçüncü gelir oldu. Ayrıca Sponsorluk gelirlerini bir önceki sezona göre  %80 artıran yöneticileri kutlamak gerekli.
UEFA kupasındaki yarı finalin maddi karşılığı ise 31,6 Milyon TL oldu.
En Büyük Gider Futbolcu ve Teknik Ekip
Bir futbol takımının en büyük gideri futbol faaliyetini sürdürmesi için zorunluluk olan futbolcular ve teknik ekip giderleri oluyor. Fenerbahçe’de de durum bu şekilde. 2012-13 sezonda futbolcular ve teknik ekibe ödenen tutar %44 artarak 112,4 Milyon TL’den 162,1 Milyon TL’ye çıktı.
2011-12 sezonunda Fenerbahçe kazandığı her 100TL’nin 46 TL’sini futbolcular ve teknik ekibe verirken 2012-13 sezonunda bu rakam her 100TL’de 66TL’ye yükseldi. Her iki oranında bir futbol takımı için makul olduğunu söylemek gerekli.
Ücretlerin ardından faaliyetlerin yürümesi için gerekli giderler geçen sene ile karşılaştırıldığında çok büyük oynamalar yaratmasa da “Futbolcu menajer giderleri” giderlerindeki artış oldukça dikkat çekici. 2011-12 sezonunda menajerlere 1 Milyon TL ödeyen Fenerbahçe AŞ, bir sonraki sezon olan 2012-13 sezonunda menajerlere bu sefer 8,5 Milyon TL ödemek durumunda kaldı. Menajerlik giderlerindeki artışın sözleşme yenileme ve yeni futbolcu alma ile doğru orantılı olduğu düşünürse bu artışın olması çok da garipsenmemeli.
Borçlar %91 arttı
Kar konusunda Fenerbahçe’nin optimizasyonu ve kaynakların kullanılması ne kadar güven verici ise borçlardaki %91 artış da bir o kadar endişe verici.
2012-13 sezonuna girerken finansal ve ticari borçları 164,8 Milyon TL olan Fenerbahçe AŞ’nin sezonunda sonunda borçları 315,2 Milyon TL’ye çıktı. Bu borcun sadece Fenerbahçe AŞ’nin borcu olduğunu not düşmek gerekir çünkü Dernek ile birleştirildiğinde borcun daha yüksek olduğu Divan kurulunda açıklanmıştı.
Borçların vadelerine baktığımızda mevcut 315,2 Milyon TL borcun 292,6 Milyon TL’sinin ödeme vadesi 31-05-2014, yani borçların %93’ü bir yıl içinde ödenmeli. Kalan %7 ise 1-5 yıl arasında ödenecek.
3-12 ay içinde yüksek tutarın tahvil ihracından kaynaklanan ödemeyi de içine aldığını söylemeliyiz. Bu ödemenin ardından Fenerbahçe’nin yeniden bir ihraç ile borçlarını yapılandırması ve oturmuş bir yapıya kavuşması muhtemel.
Futbol takımları milyonlarca müşterisine rağmen gerçek manadaki şirketler ile karşılaştırıldığında kar olasılığı oldukça düşük şirketler. Ayrıca futbol kulüplerinin kar etmek gibi bir misyonu var mı oda ayrıca bir tartışma konusu. Kaynakların verimli ve yerinde kullanılması, büyük zararlardan kaçınarak mümkün mertebe gelir ve gider aynı çıtaya çekerek maksimum sportif başarı için para harcanması öncelik olmalı.
Arsenal taraftarının sürekli kar etmekten memnun olmadığı ortada. Bu durumda Arsenal taraftarı da yumuşak koltuklarına oturup, karidesli sandviçlerini yerken daha fazla gol diye ayağa fırlamayı ve kupa seremonisi izlemeyi istiyor. Para, futbolda başarıyı getirmez demektense para futbolda başarıyı garanti etmez demek daha doğru olacak.
Genel olarak Fenerbahçe AŞ’nin mali tabloları olumlu ancak bu sene Avrupa Kupalarına katılamama kararı çıkarsa geçtiğimiz sene elde edilen 31,6 Milyon TL’nin bu sezon olmayacağını ve tablonun terse dönebileceğini not düşelim.

Hedef kar değil, verimlilik olmalı

Türkiye Futbol Federasyon’u başkanı Yıldırım Demirören geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada TFF’nin 32 milyon TL kar ettiğini gururla açıkladığında aklımızda bir takım soru işaretleri oluşmuş olsa da o günlerin gündem yoğunluğu yüzünden soru işaretlerine cevap aramamıştık. Ancak Federasyon 2011/12 sezonuna ait mali tablolarını açıklayınca aslında pek çok soru işaretini de ortadan kaldırdı.
2011-12 sezonunda TFF, 20,2 milyon TL kar açıkladı. Öncelikle şunu ortaya koymamız gerekli. TFF ya da herhangi bir kulübün amacı kar etmek değildir. Kulüplerin ve TFF’nin amacı zarar etmeden eldeki kaynakları en verimli şekilde kullanmaktır. Peki TFF harcadığı 219,6 milyon TL’yi verimli kullandı mı?
TFF’nin varlığı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanuna dayanmakta. Bu kanunun 3. Maddesi TFF’nin görevlerini ortaya koyuyor ve 9 fıkradan bu kanunda, fıkralar önem sırasına göre sıralanıyor. Tüm bu görevler içinde belki de en önemlisi ''Futbolun gelişmesini ve yurt sathına yayılmasını sağlamak.''
TFF elindeki kaynakları bu amaç ile kullanmak durumunda. 2011-12 ve bir önceki yıla ait gelirler aşağıdaki şekillenmiş.
Buna göre en büyük gelir kalemi Profesyonel futbol gelirlerinden oluşuyor. Açıklanan mali tabloların detayına ulaşılamadığı için bu gelir kaleminin detaylarına ulaşılamıyor ancak lisans bedelleri, ceza gelirleri, yayın gelirlerinin federasyon payları bu kalem içinde yer alıyor. Ardından gelen en büyük kalem ise sponsorluk gelirleri ki bu gelirlerin büyük kısmı Milli Takım sponsorluklarından oluşuyor.
TFF’nin gelirlerinin aynı sezonda borsaya açık dört takımın üç tanesinin gelirlerin fazla. Aynı sezonda Fenerbahçe 246 milyon TL gelir elde ederek TFF’yi geçerken, 224 milyon TL ile Galatasaray, 153 milyon TL ile Beşiktaş ve 136 milyon TL ile Trabzonspor TFF’nin gelir olarak gerisinde kalmış durumda.
Gelir yaratma becerisi açısından yapılacak bir takım yeni aksiyonlar olabileceği gibi bunun kötü bir sonuç olmadığını söylemek gerekli.
Peki TFF bu gelirleri nereye harcıyor? Kanunda söylendiği gibi Futbolun gelişmesini ve yurt sathına yayılmasını sağlamak için mi harcıyor bu paraları?
Öncelikle TFF’nin 2011-12 sezonunda harcayabileceğinden 20 milyon TL az harcaması sorgulanması gereken bir durum. Hadi bir yanlışlık oldu diyelim ancak 2010-11 sezonunda da 8 milyon TL gelir fazlası var.
Kötü mü kar etmek diyebilirsiniz? Maalesef kötü çünkü TFF bir ticari kuruluş değil. TFF kar amacı güden bir kuruluş değil, TFF futbolun gelişmesine hizmet edecek ve bu yönde harcama yapmak ile yükümlü bir kuruluş. Peki TFF ne yapıyor? Bu paraları nereye harcıyor?
Aşağıda da görüldüğü gibi TFF’nin harcamalarının amiral gemisi Milli Takım. Giderlerin %30’luk kısmı Milli Takıma harcanıyor. 2011-12 sezonunda Milli Takım giderlerinin bu kadar yüksek olmasının sebebinin en akla yatkın varsayımı Hiddink ile yolların ayrılmış olması. Milli takım için harcanan 65 milyon TL içinden Hiddink’e ödenen rakam ne kadar bilmiyoruz? Ya da gidemediğimiz Avrupa Şampiyonasının eleme maçları için ödenen primler ne kadar? Ya da deplasmanda oynanan eleme maçlarına giden TFF kafilesinin giderleri ne kadar yer tutuyor?
Milli takım ile ilgili giderler diğer bir tartışmaya girdiğimizde önemsizleşiyor. Çünkü yukarıdaki tablo Türk Futbolunun eğitime, araştırmaya, yeni futbolcular yetiştirmeye ne kadar para ayırdığımızı gözler önüne seriyor. Eğitim harcamaları sadece %7 ve bunun belli bir kısmı her sene rutin yapılan seminerler. Yani zaten futbolun içinde aktörleri yeni sezona motive etmek için harcanan hakem seminerleri, teknik direktör kurslar gibi. Bu %7’nin acaba gerçekte ne kadarı futbola yeni aktörler kazandırmak için harcanıyor. Bu orandan bile yeni futbolcu yetiştirme işinin kulüplere yıkıldığı görülüyor. Ar-GE ve Proje giderleri ise tam bir facia. Mevcut düzenden memnun olan TFF yönetimi Araştırma Geliştirme ve Projelere sadece %3 bütçe ayırıyor.
Eğitim ve projeler uzun soluklu bir çalışma ve yatırım sonunda meyvelerini verir. Bugün başladığınız ayakları yere basan bir projenin sonuçlarını görmek 3-4 senelik bir zaman zarfı gerektirirken bir de bunun üstüne düşük yatırımı eklerseniz birkaç erken açan çiçek dışında elinizde kuru dallar kalır. Ülke futbolunun gelişimine ve eğitimine katkı sağlamakla yükümlü olan TFF daha çok ve hatta en çok Milli Takım başarıları ile ilgileniyor. Yöneticiler kulüp yönetimlerindeki hislerini ve heyecanlarını Milli Takım üzerinden tatmin ediyorlar.
Altyapı hocalarına pro-lisans zorunluluğu ile işe başlasak ve kar ettik dediğimiz kısmı buna harcasak fena bir başlangıç olmaz sanırım.

26 Temmuz 2013 Cuma

Nerede bu paralar?

UEFA 2012/13 sezonunda Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde boy gösteren takımların UEFA kaynaklarından ne kadar para kazandığını açıkladı. Şampiyonlar Ligindeki temsilcimiz Galatasaray toplam 24,78 milyon Euro elde ederken, Fenerbahçe ise Avrupa Ligi yarı finalinin karşılığını 11,1 milyon Euro’yu kasasına koyarak aldı.
Açıklanan bu rakamlar sonrasında Galatasaray’ın 14-15 Milyon Euro beklediği bu kalemden 5,2 milyon Euro alması bir market-pool tartışmasını alevlendirdi. 
Nedir bu market-pool?
Market-pool yani Türkçedeki karşılığı ile yayın hakkı geliri, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi için o ülkenin yayıncı kuruluşunun ödediği paranın belli bir bölümünün o ülkenin takımları arasında paylaştırılması kabaca.
Genellikle Şampiyonlar Ligine tek takım soktuğumuz için Türkiye için ayrılan market-pool gelirinin tamamını bir takım alıyor.  Eğer birden fazla takım Şampiyonlar Ligine katılırsa bu tutar, ligini kaçıncı bitirip Şampiyonlar Ligine geldin ve Şampiyonlar Ligi'nde kaç maç oynadın gibi iki kritere göre dağıtılıyor. Yani ligin şampiyonu 2. olarak katılan takımdan daha fazla alıyor.
Peki, Market-pool’da para nasıl birikiyor?
Bunun tek bir yolu var. Lige katılan takımların ülkelerindeki TV kanallarının turnuvanın yayın hakkı için UEFA’ya ödedikleri tutarın belli bir kısmı –ki gayri resmi kaynaklar bunu %50 olduğunu söylüyor-. Bu Avrupa Ligi içi ayrı, Şampiyonlar Ligi ayrı bir tutar.
Kıyametin kopma sebebi aslında çok basit. Bir sezon önce Şampiyonlar Ligi temsilcimiz Trabzonspor yayın haklarından kasasına 13,9 milyon Euro koyarken ve o yıla ait yayın haklarının %3,66’sını alırken, bir sezon sonra Galatasaray hem de çeyrek final oynamasına rağmen neden yayın haklarından 5,28 milyon Euro kazandı ki bu tutar toplam yayın hakkının %1,2’si… Gelirin 2,8 kat düştüğü görülüyor.
Bu düşüşün sebebini ararken gördük ki 12/13 sezonu Türk takımlarının yayın hakları havuzundan en az kazandıkları yıl. (Yüzdesel) Yani bir başka deyişle yayıncı kuruluşun en ucuza satın aldığı Şampiyonlar Ligi.
Şampiyonlar Ligi yayın hakları 3 sezonluk periyotlar halinde satılıyor. Ve bu sezon yeni periyodun ilk sezonuydu. 03/06 sezonları arasını kapsayan dönemde toplam 11,39 milyon Euro kazanan kulüplerimiz 629 milyon Euro’luk yayın hakkı havuzunun %1,82’sini alıyordu.
06/09 sezonlarını kapsayan 3 sezonluk bölümde toplam yayın hakları havuzu önceki 3 seneye göre %31,5 artarak 828,10 milyon Euro’ya yükselirken Türk takımlarının bu yayından aldığı pay %2,93’e çıktı. Yani yayın hakları geliri ortalama %31 artarken Türkiye’deki yayıncı kuruluşun ödediği para %113 oranında arttı ve Türk takımları 3 sezonda 24,27 milyon Euro gelir elde etti.
09/12 dönemi ise Türk takımları için tam anlamıyla kurtuluş kapısıydı. Toplam dağıtılan ikramiye 1,7 milyar Euro’dan 2,3 milyar Euro’a çıkarken market-pool payı ise 828,1 milyon Euro’dan 1,095 milyar Euro’a çıktı. Türk takımlarının bu dönemde toplam geliri 40,20 milyon Euro oldu market-pool kısmında.
13 Nisan 2013 tarihinde UEFA’nın sitesinde Doğan Medya Grubu ile 12/15 sezonlarını kapsayan yeni dönem için yayın anlaşmasının uzatıldığı duyuruldu ancak Doğan Grubunun ödeyeceği tutar konusunda bir açıklama yapılmadı.
09/12 döneminde sezon başına hiç 13 milyon Euro’nun altına düşmeyen yayın hakkı geliri nasıl 5,2 milyon Euro’ya düştü. İlk başta bir yanlışlık olasılığı herkesin zihnine düştü ancak daha sonra yapılan birkaç telefon görüşmesi, 12/15 Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi yayın haklarının geçtiğimiz periyoda göre oldukça düşük bir ücret ile yenilendiği öğrenildi. Geçtiğimiz 3 yıl için yaklaşık 60 milyon Euro ödeyen Doğan Medya Grubu, 12/15 dönemi için yıllık 12 milyon Euro’ya anlaşma yapmış durumda...
Ancak hala birkaç soru işareti henüz giderilmeyi bekliyor. Öncelikle nasıl oluyor da Fenerbahçe yayın geliri olarak bir Avrupa Ligi katılanı olarak Şampiyonlar Ligindeki temsilcimizden daha fazla kazanıyor. Bu soruya tatmin edici bir cevap olmamak ile birlikte yayıncı kuruluşun Avrupa Ligine daha fazla para verme durumu. Çünkü Şampiyonlar Ligine sokabileceğimiz maksimum takım sayısı 2 iken ki bu genellikle 1 oluyor Avrupa Ligine 4 takım ile katılma ihtimali. Yani yayıncı kuruluş Şampiyonlar Ligi için sadece 1 takım taraftarına dekoder satarken Avrupa Ligi için 3-4 takımın taraftarına dekoder satabilecek durumda.
Bu saatten sonra önümüzdeki 3 yıl için çeyrek finale kalan bir takımın gelirinin 25-30 milyon Euro’yu geçmeyeceğini hesaba katarak planlama yapmak gerekiyor.
Ayrıca 2012/13 Şampiyonlar Ligi yayın gelirinden ülkelerin aldıkları paylara baktığımızda ortaya çıkan tablo çok da iç açıcı değil.
Ülke
ŞL Yayın Geliri
İTA
81.072.000,00
ENG
72.632.000,00
İSP
68.661.000,00
FRA
58.889.000,00
ALM
52.287.000,00
YUN
11.646.000,00
NOR
11.302.000,00
RUS
10.564.000,00
HOL
9.798.000,00
İSK
8.070.000,00
POR
7.028.000,00
TUR
5.282.000,00
ROM
5.202.000,00
BEL
3.206.000,00
UKR
2.271.000,00
HRV
1.400.000,00
BELARUS
290.000,00
6. büyük futbol ekonomisi olarak yayıncı kuruluş geliri olarak 12. sırada yer alıyoruz. Yunanistan, Norveç, Portekiz gibi bir takım ülkeler bu turnuvaya bizden daha fazla para yatırıyor ya da pazarlık etmeyi bilmiyorlar.
Ama ne olursa olsun UEFA hiçbir parayı cebinden vermiyor. Aslında yaptığı senden aldığını sana vermek.