14 Nisan 2009 Salı

Ali Sami Yen'in Sızlayan Kemikleri

1985’ten bugüne Avrupa Futbolunda pek çok değişim oldu.Hem oyunun içinde hem de dışında yaşanan bu değişimlerin kimileri kendiliğinden doğal seyrinde, kimileri ise faciların yol açtığı acıların sonucu zorunlu olarak yapıldı. Nasıl ki Avrupada demokrasi pek çok savaş ve kanla olgunlaşmış ise futbol kültürüde kan ve ölümle olgunlaştı. 29 Mayıs 1985 tarihinde Brüksel’deki Heysel Stadında yaşananlar futbolu yönetenleri tekrar düşünmeye ve tedbirler almaya itti. İngiliz holiganiziminin doruk noktasıdır Heysel Faciası. Juventus ve Liverpool arasındaki Şampiyon Kulüpler Kupası Finalinde, İngiliz taraftarların İtalyanlara saldırması sonucu çıkan kargaşa ve panikte bir duvarın çökmesi sonucu tam 38 İtalyan ve 1 Belçikalı taraftar hayatını kaybetti. Bu facia sonrası İngiltere’ ye ve İngiliz takımlarına 5 yıl resmi müsabakalardan men cezası verildi. Liverpool takımı ise 8 yıl men cezasına çarptırıldı. İşte bu olay bir milat oldu.


12/04/2009 tarihinde oynan dünyanın en büyük derbisini canlı yayınlayan İspanyol CANAL+ televizyonu yayınına spikerin şu sözleri ile son verdi. “Aman, aman... Büyük bir facia gelebilir. Aşağıda yüzlerce insan var. Hiçbir güvenlik önlemi alınmayan zavallı bir derbi izliyoruz.Böyle bir derbi olamaz. Zaten uzatma dakikaları, hakem maçı bitirecek. Biz futbol vermek istiyoruz”


Saha içinde yaşananlara bin bir türlü kılıf uydurabiliriz.22 tane futbolcu ismi sıralayıp her birinin yaptığı hatalar üzerinden bir çıkarıma da gidebiliriz. Ama bunların hiç biri, o, ne için yapıldığı anlaşılmayan tentenin altında binlerce taraftarın ölüm tehlikesi geçirmesini haklı çıkarmaz.


Sahaya atlayan göbekli Arda’lardan tutun da o tentenin üstünde zıplayan taraftarlara hangi ölçütler içinde yargılarsanız yargılayın tek bir haklı yön bulamazsınız. Futbolun bir temeşa-gösteri sanatı olduğunu anlamadığımız sürece bu tür olayların ardına geçme şansını sürekli kaçırıyoruz. Futbolun oynandığı yere stadyum diyoruz, yani stadyumlar futbolun sahnesi sahibi olduğu takımın vizyonu. İnsanlar girdikleri kapının ardına göre davranış biçimlerini genel olarak değiştiriler. O girilen kapının arkasında nasıl davrılması gerekiyorsa öyle davranmak zorundasınızdır. Yoksa o toplum sizi dışlar ve bir daha içine almaz. Bizim stadlarımız ise terk edilmiş, yıllarca devlet tekeline bırakılmış, kulüpler için angarya olmuş, 15 günde bir kullanılmış, bir deşarj olma, ötekileşme yeri olarak kullanılmış. Bu derbideki olayların belki çok daha fazlası alt liglerimizde yaşanıyor. Ama ülkemizde hala bir spor polisi kavramı yok. Aslında bir futbol ahlakıda yok. Bunda temel sorunun sorumlusu 22 futbolcu olamaz. Bu derbide bir Ali Sami Yen Faciası kıl payı atlatıldı, kimse ölmedi ancak 100 yıllık “ezeli rekabet ebedi dostluk” tarih sayfalarındaki yerini aldı.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

ali sami yen'in kemiklerinin sızlaması bu olaya özgü değil. o sızlamalar artık romatizmaya dönmüş durumda.
ben kavgalara takılmıyorum. sonucta tüm liglerde olan birşey. ve carlos ve lincoln un profesyonelce değil yavsakca darandıgını düşünüyorum neyse.
sorun bu kavgaların artmasına ters orantılı şekilde futbol kalitesinin giderek düşmesi.
işin ilginci tsk dan sonra en cok kaynagın ayrıldıgı, vergi muafiyetlerinin oldugu sektör futbol. ve bunlara karsın elde ne var bir hiç
sahaya atlayan şişko arda için de sunu diyebiliriz aslında
sen sahadaki biz biz tribundeki sen

Kerem Akbaş dedi ki...

Avrupada oynan maçları gördükçe sadece Ali Sami Yen'in değil herkesin kemikleri sızlayacaktır. Bizde oynan şeyin adı futbolsa oralarda ne oynan şeyin adı ne?