6 Mayıs 2009 Çarşamba

Tuzla Tersanesi Ne Kadar Şanssız...

Onun tam adı Robert Bernard Fowler. Liverpool'un en varoş semti olan Toxteth'te 9 Nisan 1975'te dünyaya geldi. Futbola Liverpool Futbol Akademisinde başladı ve 1993 yılında Liverpool'la sözleşme imzaladı. Yokluk ve yoksulluk içinde büyüdüğü yeri hiç bir zaman unutmadı. 1995 ve 1996 yıllarında ardarda iki kez Yılın Genç Oyunucusu seçildi. Bu ödülü iki sene üstüste alan diğer futbolcular ise Wayne Rooney ve Ryan Giggs'ti.

Messi ,Ronaldinho , Eto gibilerin yanında o sıradan bir futbolcudur aslında.Mevkisi itibari ile sıralamada ilk 10'a bile girmesi pek mümkün değildir. Ama o inadına futbolun, tüm makina düzeni futbolcularına, yenilmez armadalarına tek başına meydan okuyan bir romantiktir. O takımını tribündeki taraftar gibi çıkarsız seven biri. Öyle ki İstanbul Olimpiyat Stadında oynanan Şampiyonlar Ligi finalinde sessiz sedasız tribündeki yerini almış takımını desteklemiş, ükesine gittikten sonra sahada olamadığı için devre arasında Wc de ağladığını söylemiştir.

BJK Çarşı Grubunun sahadaki yansımasıydı Robbie. Hem bir taraftar kadar saf hem bir tilki kadar zekiydi sahada. Attığı bir gol sonrasında orta sahaya koşarken düşen hakemin üstüne atlamış ve bütün futbolcularda onu takip etmiştir. Bir hakemi gol sevincine kadar tek futbolcudur belkide.Norveç takımı Bergen'i 3-0 yendikeri UEFA Kupasında attığı golden sonra kameralara doğru koştu ve formasını kaldırdı. Altındaki kırmızı t-shirtte beyaz harflerle "İşten atılan 500 tersane işçisini destekleyin" yazıyordu. Aynı çevreden gelen McManaman ile işçilere sempatik gözükmek için değil gerçekten destek olmak için bu tshirtlerden biri tane alıyorlar, ilk golü atan formasını çıkarırı diye sözleşiyorlar ve golu Robbie atıyor. Fowler ve Macca sayesinde bu tshirtlerin popülerliği artıyor ve 3 sene içinde tam 500.000 adet satılıyor. Toplanan tüm para işten atılan tersane işçilerinin direnişine harcanıyor. Bunun maliyeti ise Fowler'ın aldığı 1.400$ ceza oluyor.

Liverpool'da oynadığı 348 maçta 177 gol atarak Kop Tribünün sarsan 100 futbolcu içinde Kenny Daglish, Steven Gerard ve Ian Rush'tan 4. olmuştur. Robbie aslında 24 Mart 1997 tarihindeki Arsenal maçında atmadığı golle 178 gol atma şansını elinni tersiyle itmiştir. Davied Seamen ile girdiği bir ikili mücadele sonrasında yerde kalmış ve hakem penaltı noktasını göstermiştir. Fowler hakemin üstüne yürür ve penaltı olmadığını haykırır ama hakemin kararı değişmez. Topun başına yine Fowler geçen ve topu kaleciye atar, kaleciden dönen topu Jason Mcateer filelere gönderiri. Mcateer'ın golü sonrasındaki yüz ifadesinden ne kadar kızdığı anlaşılmaktadır. Çünkü kazanmak için herşey mübah değildir Robbie'nin yetiştiği yerde.

Bu attığı 177 gol içinde öyle sevinişleri vardır ki bir seferinde korner direğini mikrafon olarak kullanmış ve bir rock şarkıcısı gibi şarkı söylemiş Kop Tribününü coşturmuştur. 96 yılında çarşamba gecelerimizin konuğuydu Robbie. O zaman tv deki bir kare, Sensible Soccer'daki müthiş futbolcuydu. Liverpool'da oynamadan önce Everton taraftarı olan Robbie yeri geldiğinde eski takımı eleştirmekte hiç bir sakınca görmecek kadar ilkelerine bağlı. Everton'lu bir kaç futbolcu hakkında kokain kullandıkları gerekçesiyle açılan dava sonrası, bu futbolcuları kınamak için kah saha çizgisinin kireç tozunu eline alarak kah çizgiye eğilerek içer gibi yaparak "Keş Robbie" lakabını almıştır.


Stan Collymore ile müthiş bir ikili oluşturan Fowler, Emile Heskey'in gelişi ile yedek kulübesine doğru yol almış daha sonra 29 Kasım 2001 günü Leeds United'a satılmıştır. Bilerek kaçırdığı sonrası aldığı Fifa Fair Play ödülünüde yanına alarak Leeds'e giden Robbie daha sonra Man.City'ye transfer olmuştur. Oradan sonra durak yine Anfield Road olmuştur. Yuvaya dönen Robbie için The Guardian gazetesi "God returns to Anfield" başlığını atmıştır. Daha sonra Cardiff'e giden Robbie, Liverpool'daki düzenini bozmamak için Cardiff'e taşınmamış helikopter almış ve hergün Cardiff - Liverpool arasını helikopterle gidip gelmiştir.

Atlarına verdiği isimlerle at yarışı spikerlerini çileden çıkartmaktadır çünkü atlarından birinin adı "Some Horses"(Bazı Atlar) diğeri ise "Another Horse"(Diğer At)tur.

Semih Şentürk'ün bir gol sonrası "Tuzla'da İşçiler Ölmesin" tshirtünü göstermesi ne kadar zorsa, Tuzla'da işçilerin ölmemeside o kadar zor. Futbolu sadece futbol olduğu için oynayan, futbolun sosyal yapısını çözen, binlerce kişiyi bir arada bulmuşken mesajı yapıştıran futbolcularımız olur mu bizimde ne dersiniz?

*Ekşi Sözlükten yararlanmamak mümkün değil, onların her birine teker teker teşekkür etmek gerekiyor.

1 yorum:

Ali Ece dedi ki...

"Semih Şentürk'ün bir gol sonrası "Tuzla'da İşçiler Ölmesin" tshirtünü göstermesi ne kadar zorsa, Tuzla'da işçilerin ölmemeside o kadar zor."
Mükemmel tek kelimeyle, zaten bu blogu nasıl ıskalamışım, inanamıyorum.
http://aliece.blogspot.com/2009/03/liverpool-efsaneleri-2-robbie-fowler.html
bu da benden olsun :)))
görüşmek üzere