12 Mayıs 2009 Salı

Devrim Başka Bahara (!)

Benim Türk futbolunda ilk hatırladığım farklı renk 92-93 sezonunda Kocaelispor oldu ilk yarıyı lider bitiren yeşil siyahlılar maratonun sonunu getiremedi. Bir daha böyle bir heyecanı yaşamak için 2000-2001 sezonuna kadar bekledik. 21 Nisan 2001 de Gaziantepspor 3-0 önde olduğu maçı 4-3 kaybetmekten kurtulamadı ve Süper Lig'e renk katan tpaakım olmaktan öteye geçme şansını kaybetti. 2002-2003 sezonunda ise lige renk katma sırası Ersun Yanal yönetimindeki Gençlerbirliği'ne geldi. O sezon ligi 66 puanla bitiren kırmızı siyahlılar, liderin tam 19 puan gerisinde kaldı. Ama bu kulüpten hiç biri iddaasını 31. haftaya kadar taşıyamadı. Sivasspor dışında.
İki sezondur 4 büyüklerin korkulu rüyası haline genel Sivasspor belki de 50 yıllık bir hegemonyaya son verecek, matematiksel olarak hala şansı var ancak psikolojik olarak artık zor görünüyor.

Turkcell Super Lig'te -eski adıyla 1. ligte- ilk santra yapıldığından bu güne 50 kere şampiyonluk kupası sahibini buldu ancak bu 50 kupa sadece 4 takımın müzesini süslüyor. 1959'dan bu güne sadece 4 şampiyon çıkması, Türk futbolunun önündeki pek çok sorunun varlığını gözler önüne seriyor.

Önceleri sadece bizim sorunumuz olduğunu sandığımız bu durum aslında futbolun ve futbol yönetiminin değişmesinden sonra kalbur üstü diye niteleyebileceğimiz liglere de sıçradı. Para sahibi olmanın kulüp yönetimi için tek koşul olması da bu noktaya gelinmesinin bir sebebi. Transfer ücretlerinin, sponsor gelirlerinin artması takım aidiyetini azalttı futbolcularda. Gerard, Puyol dışında kaç futbolcu sayabilirsiniz takımına mal olmuş?
İtalya'da oynan Seria A ,Türkiye Liginden tam 30 yıl önce 1929 da kuruldu. 14 farklı takımın şampiyonluk ipini göğüslediği Seria A dünya yıldızlarının sahne aldığı bir arena. Dünya üzerinde İtalya dışında 11 farklı ülkede maçları naklen yayınlanıyor. Ntv sayesinde Juventus - Milan maçını izleme şansı buldum. İlk yarının son düdüğüne kadar ancak dayanabildim. Sahada milyonlarca euro'luk futbolcuları bu şekilde görmek pekte çekici değildi.

2000-2001 sezonundan sonra Seria A da bize benzemeye başladı. Geçen 8 sezonda Roma'nın 1, Juventus'un 2, Milan'ın 1, İnter'in ise 4 şampiyonluğu bulunuyor. Yani 2000 yılından sonra çıkan şampiyon sayısı 4. Juventus'ın küme düşürülmesinden sonra pek çok oyuncusunun İnter'e transfer olması, İnter'e diğer takımlar önünde büyük bir avantaj sağladı ve bu avantajı çok iyi kullanıyor.
Bir diğer önemli lig Bundesliga. 1963 kurulan ilk Bundesliga'nın ilk şampiyonu şu anda Daum'un çalıştırdığı F.C. Köln. Köln dışında 10 takım daha şampiyonluk kupasını kaldırdı Bundesliga'da. 20 şampiyonluk kazanan Bayern Münih'i, 5 Bundesliga şampiyonluğuyla Mönchengladbah izliyor. 2000-2001 sezonuna kadar geçen 37 sezonda 11 farkı şampiyon çıkartan Bundesliga, 2000-2001 sezonundan sonra Seria A gibi sadece 4 şampiyon çıkarttı. Bayern Münih (5), Werder Bremen (1), B.Dortmund (1) ve Stuttgart (1) mutlu sona ulaştı. Wolfsburg bu sezonu şampiyon bitirirse hem Bundesliga'daki Bayern üstünlüğüne bir süre ara verecek hem de kurulduğu 1945'ten bu güne ilk şampiyonluğuna ulaşacak.

Barclays Premier League'te ise durumlar aslında daha vahim. 1992 yılında yeniden yapılanan İngiltere Ligi, Premier Lig olarak yeniden adlandırıldı ve bu yeni yapılandırma sonunda geçen 16 sezonda sadece 4 farklı şampiyon çıktı. Man Utd, Arsenal, Chelsea ve Blackburn. Kurulduğundan bu güne 42 takımın mücadele ettiği Premier Lig'te Liverpool gibi bir efsanenin henüz bir şampiyonluğu bile yok. 1989-1990 sezonunda son şampiyonluğuna ulaşan Liverpool, taraftarının şampiyonluk özlemini tam 18 sezondur erteliyor. Ülkemizde 3 büyüklerden birinin 18 sene şampiyon olamadığını düşünebiliyor musunuz?

Premier Lig'te ManUtd ve Chelsea diğer takımlarla makası giderek açıyor ve bu ligi sonucu önceden tahmin edilmesi kolay bir hale getiriyor. Ancak alt lig maçlarındaki ortalama seyirci sayıları bile Türk futbolunun yemesi gereken ekmekleri yapacak fırınların azlığının bir göstergesi.

Fransa'da ise durum trajik bir halde. 1939 da kurulan ulusal ligi bu güne kadar 17 farklı takım kazandı. 1988-1992 arasında Marsilya 4 kez üst üste lig şampiyonluğunu ünvanın elinde bulunduruyor.92-93 sezonunu yine zirvede birimesine rağmen şike skandalı yüzünden şampiyonluğu tescil edilmiyor. 93-94 sezonu ile birlikte Fransa'da inanılmaz işler olmaya başlıyor. 6 sezonda sırasıyla PSG, Nantes, Auxerre, Monaco, Lens , Bordeaux şampiyonluğa ulaşıyorlar. 6 sezon 6 farklı şampiyon. 93-94 sezonundan sonra oynanan 9 sezonda hiç bir takım bir önceki sene yakaladığı başarıyı yakalayamıyor yani 9 sezon boyunca arka arkaya şampiyon olamıyor.

2001-2002 sezonunda tarihinde ilk kez ipi göğüslüyor Lyon. O günden sonra herşey değişiyor ve Lyon önceki senelere nazire yaparcasına arka arkaya tam 7 kez Fransa Lig 1 kupasına ambargo koyuyor. Galatasaray'ın kovduğu Gerets ise mütevazi kadrosuyla Lyon'un bu ambargosunu Marsilya'nın başında Bordeaux ile delmek üzere.

Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere bizim yıllardır aşamadığımız hastalığımızın emarelerini gösteriyorlar. Ancak bizden farklı olarak liglerinde şampiyon olamayan takımlar da göze hitab eden futbol oynuyorlar. Altyapıdan yeni yıldızlar yetiştirip satıyorlar.Ligin başından sonuna bütün stadlar doluyor.

Bu liglerde sıradan bir takımın gelip ligi en önde tamamlaması eskisine göre daha zor olsada imkansız değil. Ancak ülkemizde Sivasspor 2 sezondur gösterdiği performansı bir sonraki sezona taşıyabilir mi?

Ülkemizde lig baharda bitiyor. Ancak bu sene de devrim yok gibi. Umalım ki birileri bu zinciri kırsın ve bayrağı İstanbul'un elinden alsın.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

BU ZAMANLARDA FUTBOL OLARAK GÖZE HİTAP EDEN, HEYECANI 90 DK.YA YAYAN TEK TAKIMIN BARCELONA OLDUĞU BİR FUTBOL DÜNYASI'NDA NE KADAR OLAĞANÜSTÜ BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİN. TEŞEKKÜRLER KEREM....