25 Haziran 2009 Perşembe

Dağ "Tavşan" Doğurdu... Javier Saviola


Bilgisayarın ve internetin hayatımıza girmesi ile birlikte sanal aşklar kalesinin kapıları ardına kadar açıldı. Uzaktan sevmenin cazibesine kapılanların sayısı hiçte azımsanacak kadar değildi. Bunu cazip kılan ne olduğunu, kim olduğunu bilmediğin birini kafanda istediğin gibi canlandırma özgürlüğüne sahip olmak olabilir.


Ben de öyle sevdim onu. Uzaktan, neye benzediğini bilmeden ve çalıştırdığım her takıma almaya çalışarak. Championship Manager oynayanların hemen hepsi aşağı yukarı aynı hisleri duyuyordur benim gibi Saviola’ya karşı. Onu transfer etmek maçlara 1-0 önce başlamak demekti. Genelde %80 oranında oyun-gerçek uyumu vardır. Maxim Tsigalko gibi bombalar olsada, Robben, Saviola, Kerlon gibi oyuncular oyunun ne kadar gerçekçi olduğunu gözler önüne seriyor.


2001 yazında “Saviola Barça’da” haberleri gazetelerde çıkınca heyecanlandığımı ve Türkiye’deki yöneticilere bu oyundan yararlanmadıkları için kızdığımı hatırlıyorum. Onu görünce büyü bozulacak mıydı acaba?


Barça’ya transfer olduğunda sadece 19 yaşındaydı “El Conejito“. Ama Barça’ya gelene kadar kazandığı başarılar jübilesini yapmış pek çok futbolcuyu kıskandıracak nitelikteydi.


1981 yılının Ekim ayının 11. gününde Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te dünyaya geldi Saviola. River Plate’in o meşhur beyaz üstüne çapraz kırmızı formasını 16 yaşında ilk kez giydi ve Barça’ya gidene kadar bir daha üzerinden çıkarmadı. 1999 Apertura ve 2000 Classura şampiyonluklarında River Plate’te gösterdiği başarının karşılığını 2001 yılında kazandığı “Güney Amerika Yılın Futbolcusu” ödülü ile aldı. O yıl aldığı tek ödül o değildi, Ödülün devamı Barça’nın önüne uzattığı bol sıfırlı kontrat oldu. Ayrıca Barça bu transfer için River Plate’e 15 milyon sterlin yani yaklaşık 25 milyon euro ödedi. Tavşan lakaplı Saviola, El Monumental’dan ayrılırken arkasında 86 maçta atılmış tam 44 gol bıraktı.


Saviola Barça’ya transfer olduğunda takımı Hollandalı Van Gaal çalıştırıyordu. O sezon Van Gaal’den 32 kere formayı kapan Saviola 17 golle ligin en golcü 3. oyuncusu olarak sezonu tamamlıyordu. İspanyol vatandaşlığına kabul edilmesi kadroda kendine yer bulmasını kolaylaştırıyordu. Ertesi sezonun ilk yarısı hem takım için hem de Saviola için pek hatırlanmak istenmeyen dönemdi. İlk yarıda çıktığı maçlarda sadece 2 gol atabildi. Beklenen oldu ve Van Gaal kovuldu. Yerine 76-78 arasında Fenerbahçe’yi de çalıştırmış olan Radomir Antiç geldi. Antiç’in gelişi ile açılan Tavşan ligin ikinci yarısında 11 gol attı..


2003-2004 sezonunun başlaması ile birlikte Barça’nın yeni hocası Rijkaard’tı. 33 lig maçında sahne alan golcü 14 golün altına imza atabildi. Barça’da oynadığı 3 sezonda 10 golün altına hiç düşmemesine rağmen gözden düştü. Rijkaard’ın gelecek planlarında Saviola’ya yer yoktu.


Rijkaard’ın aksine Arjantin’in ona ihtiyacı vardı ve ülkesiyle birlikte 2004 Olimpiyat Oyunları için Atina’ya gitti. Takımının şampiyonluğuna 1 gol ile katkıda bulundu ancak Tevez’in gölgesinde kalmaktan kurtulamadı.


İspanya’da geçen bu üç sezonun ardından ağabeylerinin izlediği yolu izlemedi Saviola, Riquelme, Martin Palermo gibi Arjantin’e geri dönmedi ve Fransa’nın yolunu tuttu. Fransa Liginde Monaco forması giymeye başlayan Saviola 36 maçı 12 golle tamamladı. Kira süresi bitip Barça’ya döndüğünde kendisine nazikçe kapı gösteriledi. 100 yılın transferi olarak geldiği kulüpten adeta kovulurcasına gönderildi.


Julio Baptista’yı Real Madrid’e gönderen Sevilla’nın ilk hedefi Saviola oldu. Barça ile yapılan pazarlıklar sonucu Saviola, Sevilla’ya kiralandı. Barça’ya döneme ümitlerinin azda olsa var olması demekti bu.


2005-06 sezonunda 9’u La Liga’da olmak üzere 14 gol kaydetti. Bu sezonun Saviola için özel bir önemi vardı. Avrupa kıtasındaki ilk kupasını kaldırmıştı. Sevilla ile birlikte UEFA Şampiyonluğuna ulaştı. Bu şampiyonlukta yaptığı 5 gollük katkı onun Nou Camp’a dönmesini sağladı.


Barça’ya 2. dönüşüydü bu ve önceki sezonlarından pek bir farkı yoktu. Sadece 18 maçta görev aldı Saviola ve bunların sadece 6’sında ilk 11’de sahaya çıktı ve 5 gol attı.. İspanya kupasındaki performansı ise maç başına 1 goldü ancak bu 5 maçtaki 5 gollük performans onu Barça’da tutmaya yetmedi.


İspanya’da 5 sezon geçiren Saviola hiç lig şampiyonluğu ve lig kupası şampiyonluğu yaşamadan kulüpten ayrıldı. O sıralarda Beşikta ve Galatasaray için adı sık sık gazetelerde dolandığında heyecanlanmadığımı söylersem yalan olur. Ancak 2007 yılının Temmuz ayının 10. günü heyecanımı kursağımda bırakan bir gelişme yaşandı ve Savioa Real Madrid’e imza attı.


Real’deki ilk sezonunda beklediği şampiyonluğa ulaştı Saviola, hemde çifte şampiyonluk. Ama bu şampiyonluklardaki katkısı ne derseniz 17 maç 3 gol.


Bir sonraki sezonun daha verimli geçeceğini düşünler hayal kırıklığına uğradı, 11 maçta bulabildiği forma altında sadece 2 kaydedebildi. Ocak ayında Ajax’tan alınan Klaas-Jan Huuntelaar’ın takıma dahil olması Saviola’yı yedek kulübesine mahküm etti. Huuntelaar’da Football Manager oyuncuları tarafından AGOVV takımından beri bilinen bir goldüydü.



Kulüp takımlarındaki başarısızlığının aksine –River’ı bu katagoride ayrı bir yere koymalıyız- görece olarak Arjantin forması ile daha başalı oldu . Gök mavi – beyaz formayla FIFA 20 yaş altı Dünya Kupası ve 2004 Olimpiyat Oyunları şampiyonlukları yaşadı. U-20’de turnuvanın en değerli oyuncusu ve gol kralı oldu.


Transfer sezonun başlamasıyla adı tekrar Türk takımları ile anılmaya başlayan Saviola haberleri, Benfica’nın Real Madrid’e 5 milyon € ödeyip transferi bitirmesi ile sonlandı. Saviola gibi Türkiye Liginde başarı potansiyeli yüksek bir oyuncu yerine, ya da Yunanistan’a giden Melberg, Cisse gibi oyuncular yerine kendi sınırlarını aşmaktan aciz yöneticilerin kör dövüşü ülkemizin en büyük handikapı yine.


Kısaca Mehmet Topuz, 2 Saviola gücünde bizim yöneticilerimiz nazarında. Tek bir şampiyonluk yaşamadan, Uluslar arası bir turnuvada forma giymeden bu bedele ulaşmak ülkemizin pazarlama stratejileri konusundaki dehasını gözler önüne seriyor.

0 yorum: