
İyi oynayan forvet ile kötü oynayan defansın sürekli karşı karşıya olması bir şekilde aradaki farkın daha da açılmasına neden olurdu. Zenginin daha zengin olup fakirin daha da fakirleşmesi gibi.
Defansta olmanın kötü olmak ile eşdeğer anlamlar taşıdığı bir süreçten geçenler bunu kabullenmek ve profesyonel futbol arenasında defansta iyi olmanın önemini kavramakta zorlanır.
Bu gün "büyük" tamlayanına sahip sıfat tamlamalarının tamlananları defanslarının göbeğinde oynayacak oyuncuları sürekli dışarda arıyor. Çünkü defans yapmak bu topraklar için korkmak anlamına geliyor genel olarak. Bu coğrafyanın tezahuratları sürekli "hücum etmek üzerinedir". NBA'de duyduğumuz "defense/defense" sesleri, futbolda söz konusu olamaz. Defans oynamak bile "kontrollü" ve "haddini bilen" oyun yapısı ile açıklanır.
Çünkü defans yapmak, hücum etmeye göre daha organize bir iştir.Sadece bireysel yetenekler değil, takım olma olgusu da önemli rol oynar "defans" yapmakta. Konsantrayon, rakibi tanımak, ondan bir adım önde olmak gerekir. Bir futbolcu tek başına hücum yapabilir ve rakibinde onarılmaz yaralar açabilir ancak tek başına defans yapmak zordur. Hatta abartı gelebilir ancak imkansızdır. Çünkü ofsayttan, kademeye kadar pek çok defansif unsurda kollektif olmak gerekir.
Ancak bizde kollektiflik 23 Nisan'da protokolün önünden düzgün geçmek dışında okullar da verilen birşey değil. Çünkü tek tip insan yetiştirmek için sözleşmiş olduğunu düşündüğüm insalar topluluğu tarafından yetiştirildik pek çoğumuz. Youtube'u kapatan zihniyet ile uzak mesafeden kaleye şut çektiği için cezalandırılan zihniyetin ürünleri kollektif işlerde zorlanırlar. Ha derseniz ki kollektiflik gerektirmeyen diğer olimpik sporlarda çok mu başarılıyız? Değiliz evet; çünkü o sporlarda hem ofans hem de defans aynı anda yapılmak zorunda. Ve biz defans yapamadığımız için o sporlarda da başarılı olamıyoruz.
Konuyu futbolun en üst klasmanına getirisek bu gün ligi ilk beşte bitiren takımların savunma kurgularına bakarsak hepsi dörtlü savunma ile rakiplerini karşılıyorlar. Ve bu beş takımın toplam 10 defans göbek oyuncusundan sadece 3 tanesinin ideal kadrolarda yerli olması başlı başına buraya kadar konuştuğumuz şeyleri doğrular ntielikte.

Futbolda gözde olma yeri değildir defans ancak yoksayılamayacak kadar önemlidir. Özellikle sahanın tamamını parsellemeye odaklı 4-3-3 ya da 4-2-3-1 gibi dizilişlerin defans hattını güçlendirmek adına çapa görevini en az 2-3 oyuncuya vermeleri de defansif yapının ofansif yapı kadar önemli olduğunu gözler önüne sermektedir.
Son Dünya Kupasının finalistlerinden Hollanda eskiden yediğinin bir fazlasını atmak için oynarken bu turnuvada attığının bir azını yemek için oynadı ve finale ulaştı.
Ülkemiz futbolunda defans oyuncusu yetişmiyor, yetişse bile düşük kalibreli altyapı hocalarının elinde heba olup gidiyorlar. Arda Turan ve Matteo Ferrari'nin geçen sezon birer hafta ara ile yaptıkları açıklamalar oldukça çarpıcı. İşin teknik, taktik, mental yanını sürekli geri plana atıp yetenek üzerine kurulu bir düzen oldukça sadece Arda gibi Sergen gibi yetenekli oyuncular bu sektörde kendine yer bulabilecek.
Son 10 yılda Türk futbolunda iz bırakmış futbolcuları saydığımızda Alpay Özalan ve Bülent Korkmaz dışında aklınıza gelen başka defans oyuncusu var mı?
0 yorum:
Yorum Gönder