23 Ocak 2012 Pazartesi

Daha Adaletli Bir Naklen Yayın Dağılımı Mümkün mü?

Şike sürecinde tüm kulüplerin derdinin futbolu temizlemekten ziyade naklen yayın gelirlerinden mahrum kalmamak olduğu ortaya çıktı.

Geçtiğimiz sezon 321mioUSD gibi abuk, uçuk, abartılı, ne derseniz deyin, o sıfatta bir parayı Digitürk, Türk futbolunun hizmetine(!) sundu. Bu hizmetin karşılığında ipleri eline alması da kaçınılmazdı ama bir an için ligimizin bu kadar ettiğini var sayalım.

Geçtiğimiz gün oynanan "Buzda Dansta" Galatasaray ve Eskişehir yenişemedi. Jüri üyesi Cünety Çakır'ın Hakan Balta'nın elinden seken topu tolere etmesi maçı başladığı gibi bitirdi.

Futbola bu kadar para yatıran ve bunun geri dönüşünü bekleyen Digitürk için kolay olan "kimse düşmesin" demek ancak, bu kadar paranın döndüğü bir sistemde izleyiciyi de birilerinin düşünmesi gerekli.

Bizler izleyici olarak paralarını alamadığı için kulübünü terk oyuncular yüzünden dengesi bozulmuş bir lig istemiyoruz.

Bizler tarladan hallice, televizyondan gördüğümüzde tiksinti uyandıran sahalar görmek istemiyoruz.

Bizler sidik kolan tuvaletlerde bulduğumuz en uygun yere ihtiyacımızı gidermek istemiyoruz.

Bunların önüne geçmek çok da zor olmasa gerek. Her şeye komite kurmak konusunda sınır tanımayan bizler için bir stad yeterlilik komiyesi kurmak olmayacak iş değil. Bu komisyona spor sağlığı uzmanları, yayıncı kuruluştan kişiler gibi işinin ehli insanlar alınırak bir stadda insan gibi maç izlemenin asgari kriterleri yerine getirilebilir.

Ayrıca bu kriterler zorunlu tutulmalı.

Lig bu sezon geçtiğimiz sezonki gibi bir tablo ile biterse hangi takım ne kadar para kazanacak aşağıdaki tabloda var. Ligin en az kazanan takımı bile 10mio$ para kazanıyor.Stad Denetleme Kurulu, lattan ısıtma, tribünlerde ısıtma, otopark gibi kriterleri belirler ve bu kriterler yerine gelmezse kulübün yayın gelirine tedbir koyar ve kendi yaptırır.

Ayrıca bu naklen yayın geliri dağılımında her takımın alacağının %5'lik kısmı Federasyon tarafından bloke edilip futbolcu ve teknik heyete ödemeler tam olarak yapıldığında bloke kaldıralabilir, böylece futbolcuların parasını alamama gibi bir durumu olmaz.

Ayrıca Xamax küme düşülmüşken, aynı durumdaki Ankaragücü'nün küme düşülmemesi de bir başka soru işareti. Türk futbolunun marka değeri ödenmeyen futbolcu ücretlerinden, ıslak forma ile çıkılan 2. yarılardan çok daha yüksektir.

Mevcut yayın geliri dağıtımında şampiyonluk payı %11 olarak belirlenmiş. 35mio$ oynanmış sezonlara bölünüyor ve kulüpler şampiyon oldukları sezon başına 642bin$ alıyor. Ancak amaç sportif rekabeti artırmaksa bu şampiyonluk payı %6 ya çekilip, geri kalan %5 son 5 ya da 10 sezonda ilk 2 ye giren takımlara paylaştırılabilir. Böylelikle hem milattan önce gelen başarılar da ödüllendirilmiş olur hem de son yıllardaki başarının da bir ödülü başarı sahibine verilmiş olur.

Yine ligi daha çekici kılmak için sezon sonunda en çok gol atan takıma %1 oranında bonus verilebilir.

Daha benim aklıma gelmeyen pek çok şey vardır muhakkak. Futbolun sadece "dekoder" alıp, o geliri size bırakarak kurtulmayacağı kesin. Belki sesimizi duyan birileri çıkar.

2 yorum:

Metonet dedi ki...

stadlar çok kötü ve gelir elde edilemiyor. ama arkadaş yıllarca yurtdışında maç yaptı bir çok takım, ingiltere'ye almanya'ya gitti, vay adamlar ne stad yapmış aq yerine nasıl yapmış sorusunu soran olmadı mı acep?

bir de şu arap yağı bol bulma durumu var. her stad ille de arena ya da saraçoğlu gibi olmak zorunda deil ki. zemin güzel olsun, tribünler yakın olsun, koltuk olsun, tuvaletler temiz olsun vs. stadları doldurmaya yeter bu özellikler.

kadınları getirip, o pis tuvaletlere sokmakla marka değeri yükselmiyor ne yazık ki.

bir çok stada 10 milyon lira gibi bir yatırım yapılsa bu dediklerimiz olur da yapacaklar nerede merak ediyorum. ille de birileri çıkıp seçim öncesine dünya kadar stad sözü mü verecek? onları da diğer seçim öncesine sallayacak.

bakım yapılsa siyasilerle bu kadar muhattap olunmaz, spora da siyaset karışma ihtimali azaltılır.

bir konu daha var futbola ilgi anlamında tabi. 3,5 milyonluk izmir, 2 milyonluk adana, kocaeli,urfa,diyarbakır ve daha bir çok büyükşehir temsil edilmiyor ligde. doğal olarak da ilgi daha az oluyor. nüfusu az karabük, ordu'nun ya da taraftarsız belediyenin lige etkisi elbette negatif oluyor.

Digiturk'un ya da tff'nin ne yapıp ne edip, yayınları taban yayması lazım. maç yayını 40 lira ama o 40 liralık paket için en az 60-70 lira ödemek ve digiturk receiverı almak gerekiyor. dsmart'a da ligtv konsa misal 40 liralık paketle satılsa en azından tek receiverla saçma sapan dizi-film-ulusal paketsiz yayın satın alınır, 1 ayda kahveye zaten 30-40 lira ödeyen taraftar maçı evinde izler.

Adsız dedi ki...

Yayıncı kuruluş parayı kimden kazanıyor? ankaragücü-ibb maçları içinmi Fenerbahçe-Galatasaray içinmi? Boşa kafa patlatmışsınız.