25 Eylül 2010 Cumartesi

Futbol İşi ve Bozuk Düzen.

Futbolun Şifreleri kitabında Kuper ve Syzmanzki futbol işini "dünyanın en aptalca" işlerinden biri olarak tanımlar. Çünkü futbolda dönen cirodan maliyet düşülünce atılan taşın kurbayı ürkütmediği ortaya çıkıyor. Futbol kulüplerinin borçları ile ilgilenen taraftarları anlamakta zorluk çekenlerden değilim. Başkalarının dediği gibi "taraftarın ne işi olur yönetimle, borçla" demiyorum çünkü bir takımı sahiplendiğinizde ister istemez bunların içinde buluyorsunuz kendinizi. İşi benim gibi mali müşavirlik olanların futbol aşkı ile birleşen mesleki bilgileri ise konuya bir ilgi uyandırıyor.

Taraftar algısı, belleğindeki en son hatıra ile anımsar futbol figürlerini. Buna en iyi örnek Q.Ö. Demirören ve Q.S. Demirören. Kulübün borcu vardı, yeterdi ancak, borçlanmanın maliyeti dünya yıldızı olunca katlanılabilir oluyor.

Nobre'nin futboldan para kazanmasını işsiz Türk gençlerine açıklamak bir sosyal sorumluluk projesi olmalı. İşsiz Türk gençlerini kim ne kadar düşünür bilmiyorum ancak işsiz İspanyol gençlerini Francisco Jorquera 'nın en azından söylemde düşündüğü ajanslara düştü geçenlerde. Bizim gibi popülist yaklaşımların odağı olan futbol politika ilişkisinde, kulüpler ve futbolcular alehine bir kanun tasarısı veren milletvekili bir sonraki seçimde seçilemez.

Ajanslara düşen haberden bir kesit aşağıda var.

"İspanya'nın kuzeybatısındaki Galisya bölgesinde faaliyet gösteren Galisya Milliyetçi Bloğu'nun (BNG) meclise sunduğu ve büyük bir çoğunlukla kabul edilen önergede, futbol kulüplerinin bütçelerini sağlıklı bir duruma getirmeden büyük harcamalar yapmaması, gerekirse hükümetin futbolcu maaşları ve transferlere bir limit getirmesi talep edildi. Hükümetteki Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) ve ana muhalefetteki Halk Partisi'nin (PP) de tam destek verdiği önergede, ''kulüplerin ödemelerini zamanında yapmasını sağlamak için gerekli önlemlerin alınmasının teşvik edilmesi'' istendi ve ''eğer gerekirse futbolculara ödenen maaşlara bir limit konulması için çalışmalar başlatılacağı'' belirtildi. "

Yukarıda anlatılanların Türk futbol anayasasının "değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez" maddelerinden. Ara ara gündeme gelen "salary cab" uygulaması da Nobre gibi oyuncular için tam bir kabus olacağından alan memnun satan memnun. Ancak Mallorca gibi bizim Beşiktaş ya da Galatasaray Avrupa kupalarına gidemediği gün anlaşılacak bazı şeyler.

Kuper ve arkadaşı futboldan kar edilmez, kötü bir iştir diyor ancak Arsenal vergi öncesi yaklaşık 35,2miyon £ kar ettiğini açıkladı. Faaliyet raporuna buradan ulaşabilirsiniz. Ancak bu karın bir de bedeli var ki bu bedel uzun süre şampiyon olamamak. Türkiye'de ise durumlar daha farklı. 3,5 takımlı ligde çok para harcan da hiç harcamayan da dönüşümlü olarak şampiyon oluyor çünkü "sürdürülebilir" kelimesi lugatımızda yok. Başkalarının başarılarına "tesadüf" dedikten sonra kendi "tesadüsfleri" ile başbaşa kalan başkanlar tarafından yönetiliyor ve yönlendiriliyor Türk futbolu.

Kulüplere karşı net bir vergi politikası belirlenmediği gibi denetim mekanizmasnın işlememesi de başka bir sorun. Borsaya kote futbol takımlarının mali tabloları incelendiğinde, bu mali tablolar takımlara değil ticaret veya üretim şirketlerine ait olsa kesinlikle iş yapmayacağınız sonucu çıkıyor. Ancak Robinho transferi spekülasyonları birilerini zengin etti bile borsada.

Futbol takımlarına yönetici olma yeterliliği sadece başkana vaad edilen nakit miktarı olduğundan verdiklerini almak isteyen olması çok doğaldır. Futbolun vitrininde olmanın ülkenin vitrininde olmakla aynı anlama geldiğini bilen yöneticilerin bir abuk açıklaması ile ticaret hayatındaki rakiplerine göre haksız bir rekabetle öne geçtikleri bir gerçek.

Konu dağılmaya başladı ancak düşünmenin ve üretmenin gereksiz görüldüğü bir futbol dünyasında yaşıyoruz. Futbol düzeninin kusursuz işlediği düşünülen ülkelerdeki takımların borç batağında olması düzenin aslında her yerde bozuk olduğunu gözler önüne seriyor. Futbol kitlelerin afyonu olma görevini sürdürüyor ve kazandığı hafta düşünmeyen taraftarlar yaratıyor.

0 yorum: