2 Şubat 2010 Salı

Haftanın Ardından TSL Değerlendirmesi


Ligin bir haftası daha geride kaldı. Ağır kış şartlarının ardından gelen haftada tüm maçlar oynandı ve Fenerbahçe liderliğini sürdürdü.

Kağıt üstünde zor bir karşılaşma olan Sivasspor deplasmanına eksiklerle giden Fenerbahçe için saha içinde alınan skor oldukça tatmin ediciydi. Bu maç öncesi sezonun ikinci yarısında İstanbul dışında sadece 4 maçı olan Fenerbahçe, bunlardan ilkini oyunu ile doğru orantılı olmayan bir skorla geçti. Futbolun skora değil, skorun futbola götürdüğü bir karşılaşma oldu. Sivasspor defansının verdiği hatalı pasın hakkını veren bir asist yapan Şelçuk, Fenerbahçe ile sorunları olan Semih'e bunları unutturma fırsatı verdi.

Sivasspor'un %51'i olan Mehmet Yıldız'ın golü, Volkan'ın kalesinde görmeye alışık olduğu bir goldü. Bir uzun top sonrası defansın arkasına sarkan Semih hem takımını öne geçirdi hem de Sivasspor defansının balansını bir daha düzelmeyecek şekilde bozdu. İçerisine dinamit konulmuş defansa kamikaze dalışları yapan Uğur Boral'ın 2 golünü özetlerde art arda izleyenler "tekrar mı acaba?" diye sormuş olabilirler. Aynı gollerin benzerini ters açıdan Gökhan Gönül'ün de atması tesadüften öte Muhsin Ertuğral'ın çözmesi gereken onlarca problemden sadece biri.

Türk futbolunda Anadolu devrimine son 10 sezonda en fazla yaklaşan takım olan Sivasspor için geçtiğimiz senelerde Bülent Uygun üzerinde yapılan eleştirileri düşündüğümüzde, Muhsin Ertuğral'ın başarılı olması Sivasspor için oldukça önemli. Böylesine akil bir adamın milli takımın başında olması ilginç olabilirdi. Sivasspor için bu maç ile ilgili söylenebilecek tek olumlu şey sahanın zeminiydi sanırım.

Bir güzel zeminde Denizli'deydi. Zeminin güzelliği, üzerindeki futbola ne kadar yardımcı oldu tartışılır ancak Denizlispor bu sezon ligde kalırsa hem bir destan yazmış olur hem de Süper Lig iyi bir zemini kaybetmemiş olur.

Zaman bilincini yitirmiş astronotlar gibi devre arasında, sezon başı gibi hareket edip kadrosuna 3 Premier Lig patentli oyuncu katan Galatasaray zorda olsa Denizli'den 2-1'lik skor ve 3 puanla döndü. Yeni transferlerden Neill takıma ısınmış görünürken, Jo attığı gol dışında takımla bütünleşmek için biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu gösterdi. Elano, Jo, Giovanni, Neill gibi ithal yıldızları olan Galatasaray'ın saha içindeki yıldız gibi yıldızı yine Arda Turan'dı. Basının zorla Liverpool'a göndermek istediği Arda için söylenecek fazla birşey yok.

Söylenecek bir şeyin olmadığı diğer bir takım ise Beşiktaş. Cuma gecesi Antalya'da oynanan maçta futbolcuların kafasına silah dayayıp "kötü oynayın" denilseydi ancak bu kadar kötü bir karşılaşma çıkardı ortaya. Futbol adına hiç bir şey yapmayan iki takım maçı golsüz bitirmek isterken, futboldan hiç anlamadığı kesin olan bir hakemin verdiği kararla maçı Beşiktaş kazandı. 3 yanlıştan ancak bir gol çıkan maçta Beşiktaş 3 puan ile ayrıldı. Beşiktaş'ın sistemi hakkında yazmak suya yazı yazmaktan farksız olacağından bu konuda karışık olan kafaları daha da karıştırmaya gerek yok.

Antalya Stadındaki ve televizyon karşısındaki aklı karışıklara bir de Akatlardaki aklı karışıklarda eklenince ortaya çok ilginç bir tablo çıktı. Olağan Seçimli Kongrede yarışı Erdoğan Demirören, Abdülkadir Aksu'nun önünde bitirdi. Babaların seçimi şeklinde geçen kongrede oylarını kullanan 7600 kongre üyesinden 4500'ü kulübe siyaset bulaştırmadı. Geri kalan 5200 kişi ise hiç bir şeye bulaşmadı. Ölümü gördüğünden sıtmaya razıydı Beşiktaş taraftarı, ancak Başkan Yıldırım Demirören'in dediğini atlamamak gerek "Beşiktaş'ın gerçek sahibi 22.000 kongre üyesidir."

İki Beşiktaş var. Biri taraftarın Beşiktaş'ı diğeri ise gerçek sahiplerinin(!). İkisinin arasındaki fark ise siyah-beyaz.

Siyah ve beyaz arasındaki fark neyse Şenol Güneş'in Trabzon'u ile Bross'un Trabzon'u arasındaki farkta o. Şenol Güneş ile yeniden doğan Engin Baytar'ın 2 golü liderle olan puan farkını 10'da tuttu. Colman, Alanzinho, Engin gibi hücum oyuncularının ahengi ise ayrı bir tad veriyor. Bunu her zaman skora yansıtıp maç kazanamayabilir Trabzonspor ancak gelecek için bize izlenesi maçlar vaad ediyor.

Taraftarlarına önümüzdeki sezon Avrupa kupaları maçları izletmek isteyen takımlardan Bursaspor ise bu hedefine ulaşacak gibi görünüyor. Eskişehir karşısında ilk dakikada gelen gol, sonra gelen gollerin hazırlayıcısı oldu. Geniş alanda oynamayı seven oyunculardan kurulu Bursaspor öne geçtiği maçları rahat kazanacak bir kimlikte oynuyor. Belki de şu anda ligin en organize takımı. Bu organizasyon yeteneği ne ölçüde, Ziraat Türkiye Kupası’ndaki Fenerbahçe maçında bunu göreceğiz. Bursaspor uzun lig maratonu yerine daha kısa bir kulvar olan kupaya konsantre olabilir.

Sezonun geride kalan bölümüne bakıldığında en efektif transfer hangisi sorusunun cevabı benim tarafımda Makakula'dır. Attığı 1 gol, bunun karşılığında aldığı 3 puan Kayserispor için altın niteliğindeydi. Antep deplasmanında kazanmak Kayseri’ye sadece 3 puan değil aynı zamanda güven de getirdi.

10 puan arasına sıkışmış ilk 6 takım. Bir maçın skoru ile birden fazla takımın yerinde oynama olabilir. İstediğimiz bu değil miydi?

0 yorum: