13 Eylül 2009 Pazar

Mustafa Denizli'nin Maç Sonu Röportajı...


Skor üzerine yazılacak çok şey olabilir. Sarı-kırmızılılar skor anlamında çok rahat bir 3 puan adılar ancak Beşiktaş'tan aldıkları sadece 3 puan değil. Umudunu, hırsını, istediğini ve pembe rüyalarınıda aldı Beşiktaş'ın.

Maçın teknik analizini, futbolcuların performansı yazmaya gerek görmüyorum çünkü çok yazıldı-çizildi, ManU maçına kadarda yazılıp çizilecek.

Maç sonrası röportajlardan hiç haz etmem. Bu akşamki röportajların yerine geçen senenin röportajlarını koysalardı bir şey fark etmezdi, belki 3-5 kelime değişik olurdu. Ancak benim dikkatimi çeken Mustafa Denizli'nin konuşmasıydı.

Her zaman soğuk kanlı tavrına ve özenle seçtiği kelimelerle her türlü sonuç sonrası camiaya güven aşılamasına alıştığımız hoca gitmiş yerine yukarda bahsettiğim gibi ruhsuz, bir an önce oradan gitmek isteyen, cümlelerini toplayamayan, telkin etmek istediği güvene sözlerine kendininde inanmadığı yüzünden belli olan, güven vermekten uzak hatta özgüvenini yitirmiş bir Denizli gördüm.

Sezon başında çalışmak istemediği her halinden belli bir adamı takımın başında zorla tutmanın bir sonucu olabilir bu.

Futbolu sevmek her türlü skoru peşinen kabul etmek demektir. Maç kaybetmek bu oyunun en doğal sonucudur. Zaman zaman maçı kazanabilecek aksiyonlar ortaya koyan bir oyun vardı Beşiktaş için ama sorun gol kısırlığını ve kazanamama durumunun alışkanlık yapmaya başlaması ve başta teknik direktör olmak üzere herkesin bu durumu kabullenmiş olması.

Yenilgiye baş kaldıran bir oyun karekteri göstermedikçe Denizli'nin Beşiktaş günleri fazla uzun sürmez. Necip'li, Batuhan'lı, Erhan'lı, İsmail'li bir kadro ile alınacak sonuçları, geleceğin hatırına sineye çekecek olan taraftar, 50milyon € harcanan bir takıma bu kadar tahammül etmez. Ayrıca bu işler şampiyonluk kutlamasında podyuma 15 yaşında futbolcu çıkartmakla olmaz.

0 yorum: