2 Nisan 2010 Cuma

Futbolda Linç Kültürü ve Rijkaard

Linç her zaman tekme tokatla olmaz. Bazen bir söz söylersiniz tüm tekmelerden tüm tokatlardan ve tüm diğer herşeyden daha fazla yara açarsınız muhattabınızda. Ülkemizin turizm reklamlarını hazırlayan ajansların kullandığı pek çok klişe, artık tozlu bir sandığın dibinde miras kalmayı, biraz kurcalanıp tekrar bir sonraki nesile kapalı bir sandık içinde miras kalmayı bekliyor.

"Hoş" görülmek ve için "hoş" görünmek zorunda olduğunuz bir coğrafya burası ve bu coğrafya büyük bir alanı kaplıyor. Bu alana ne derseniz deyin ancak unutmayın ki kimse doğacağı yeri, anne babasını, milliyetini seçemiyor. Seçim şansınız olmayan birşey yüzünden eleştirilmek, zaman zaman linç edilmek bile olası.

Spor basınımızın yıllardır süre gelen alışkanlıkları artık o kadar gülünç bir hal aldı ki insan ağlanacak haline gülüyor. Bu buruk gülüşler içinde hafızamı biraz zorlayınca Rijkaard geliyor aklıma. Sadece o değil Gullit ve Van Basten de geliyor.

1988 yılı benim "ofsayt"ın ne olduğunu bilerek izlediğin ilk uluslararası futbol turnuvasının yapıldığı seneydi. Siyah tenlerin ilginç saç şekilleri ile doğduğu yerin değil doyduğu yerin milli takımını şampiyonluğa taşıyan bu futbolcular mahalle maçlarında kavgalara bile sebep oluyordu.

Geçen zaman içinde gazete arşivleri "göndermenin getirmekten daha pahalıya patladığı" teknik direktör ve futbolcular ile doldu. Büyük olmanın aslında 102 puan ile şampiyon olmak olduğunu sananların tuttuğu köşerden yazdıkları ile büyüdük. Ama biz değiştik. Onlar değişmedi.

Aslında değişmeyenin sadece onlar olduğunu gördük. Futbol değişti, futbolun kültürü, seyircisi, medyası, kumarı, oyuncu kaçırması, hızı vs. vs.değişti. Bu değişime ayak sürüyenlerin bu gün Rijkaard'a yaptığı en hafif tabir ile "ırkçılık" asla kabul edilemez.

Neden Rijkaard eleştiriliyor?

Bu gün 5 büyük takımı çalıştıran hocalardan 4 tanesi daha önce bu basın tarafından linç edilmeye çalışılmış hocalar. Mustafa Denizli, Fenerbahçe'yi de Beşiktaş'ı da yönetirken bu linç kültüründen nasibini aldı. Trabzonspor'un kahverengi takım elbiseli(!) hocası Şenol Güneş son 62 yılın en az karizmalı teknik adamı seçildi. Hem de Türkiye'yi Dünya Kupası 3.sü yaparken. Daum ise hem yaptıklarının hem de yapmadıklarının cezanını ödeyerek 4. Türkiye seferine başladı. Ertuğrul Sağlam ise Beşiktaş günlerinde o kadar eleştrildi ki bu eleştriler futbol sahasının dışına da taştı.

Rijkaard'ın karizması ve daha önce ulusal basının ağına düşmemiş olması onu linç listesinin en başına koydu. Herkes te "Rijkaard'a saldırmanın dayanılmaz hafifliği" durumu oluştu ve kabul etmesekte saygı duyabileceğimiz "hoca değil" eleştirisi geldi. Rotherdam'ı küme düşürdüğünden bahsedildi. Ama neydi Galatasaray'a gelirken apolet, lig ve şampiyonlar ligi şampiyonluğu.

Şu anda prim yapacak tek şey Rijkaard linçi. Çünkü diğer hocaların üstüne gidilse bile okuyucu/izleyici için sıkıcı olacak. Olayı daha ilginç bir hale getirmek için hedefteki adam da Rijkaard oluyor haliyle.

Kantarın topuzunu ise Kadir Çetinçalı kaçırdı. Rijkaard için yaptığı benzetme edebi bir sanattan ziyade edepsizlikti. Zamanında televizyonda yayınlanan köle ve KluxKlan filmlerini izlerken gerçek olmayan birşey izlediğimi düşünür empati kuramazdım. Demek ki o filmlerde yaşananlarla empati kuranlar varmış ülkemizde.

Irkçılığı her türlüsü ülkemizde mevcutken deri rengi üzerinden yapılanların ilkiydi bu. (Ferrari'ye yapılanı atlamışım özür dilerim.)

Rijkaard'ın trasnfer yanlışlarından eleştirebiliriz. Oyun kurgusu olarak da eleştirebiliriz. Yerine bizden(!) temiz yüzlü bir Türk çocuğuda önerebiliriz. Rijkaard devrim mi balon mu onu da saatlerce konuşabiliriz. Ama iş Rijkaard'ın seçmediği seçemediği bir şey üzerinden yapılıyorsa orada durmak gerekir.

Bu gün Rijkaard AHL'den uçağa binip Amsterdam'a kesin gönüş yapsa bu işten zararlı çıkacak olan sadece Galatasaray olmaz.

Del Bosque'nın durumu henüz unutulmamışken Rijkaard'a aynı muameleyi yapmaya çalışmak akılsızlıktan başka birşey değil.

3 yorum:

stalker dedi ki...

"Irkçılığı her türlüsü ülkemizde mevzutken deri rengi üzerinden yapılanların ilkiydi bu."

buna itiraz edeceğim. rijkaard daha göz önünde olduğu için sanırım, ferrari'ye yapılanı birçok kişi es geçmişti. yılmaz özdil, ferrari'ye renginden dolayı italyanlığı yakıştıramamış ve "çakma italyan" demişti. buraya o notu düşmek istedim.

http://stalker-21.blogspot.com/2009/07/cakma-insan-harbi-irkc.html

Kerem Akbaş dedi ki...

@stalker

Doğru diyorsun bir de o vardı. Ama umalım bu çığ etkisi yapmaz. Not düştüğün iyi olmuş çünkü ben böyle insanları hayatımda istemiyorum.

Zinedine Zidane dedi ki...

Futbol fakirleri, bu ülkede daha nice futbol bilgini adamın kellesine göz diker. Biz de yerimizde saymakla kalmaz, artık geri geri gitmeye başlarız