12 Nisan 2010 Pazartesi

Biraz Liverpool Alalım mı?

Futbolun beşiğindeki "yeni dünyanın insanları" pes etti. Bir otomobil firmasının sloganıydı " Legends never die". Liverpool'da ölmedi. Ancak son yıllardaki performansıyla taraftarlarını youtube başından kaldırmayan, nostalji soslu sohbetleri bu günlere taşıyamıyan bir yapıya büründü. Bu gün Milliyet gazetesine düşen bu haber ile dünyanın dörtbir yanındaki Liverpool'lular yarın için biraz daha umutlandı. Başlık "Liverpool satılıyor!.."
Habere göre Liverpool'un Amerikalı sahipleri kulübün tamamını satma kararı aldı. Tom Hicks ve Graham Gillett "geldikleri gibi gidecekler". 2007 yılında eski başkan David Moores'ten aldıkları yönetimi bu güne kadar getirdiler. Getirdikleri yere bakıldığında taraftarın tatmin olmayan görüntüsü gayet normal.

Bir futbol kulübü olarak, Liverpool gibi bir geçmişe sahipseniz, gelecek sizin potansiyel başarılarınızla şekillenmedir diye düşünür taraftar. Premier Lig kurulduğu günden bu yana şampiyonluğu olmayan ve en son 1989-90 yılında şampiyon olan Liverpool, bundan önceki 17 sezonun 16'sında ilk ikiye girme başarısı gösteren bir takım. Son şampiyonluğun üzerinden tam 19 sezon geçti ve Liverpool bu sezonların sadece 3'ünde 2. olabildi.
Endrüstiyel futboldan yediği tokatı en derin hisseden 2 takımdan biri Liverpool diğeri ise Parma. Futbolun "iş" olma pontasiyelinin keşfedilmesi, astronomik rakamlara ulaşan transfer piyasası, reklamın takım içi oyundan daha fazla önem kazandığı dönem Liverpool için kayıp bir çeyrek asır.

Liverpool bir liman kenti ve takım "işçi takımı" olarak adlandırılıyor. Anfield Road'u dolduran insanların tamamı oraya politik, kültürel ve sosyal sınıfları birbirine benzediği, aynı limanda yük taşıdıkları yahut aynı kötü pubın kötü birasını içtikleri için gelmiyorlar. Onları stada çeken tamamen farklı dil, din ve ten renginden olmalarının öneminin kalmadığı sadece yeşil üzerindeki krımızı izleme şansını vermesi. Kimliklerini turnikede bırakıp tüm enerjilerini sahada mücadele eden oyunculara aktarmak isteyenlerin mahşeri Anfield ve Liverpool.
Futbolun ticari yönünü en iyi yöneten ülkelerden biri olan İngiltere'de bir kulüp sahibi olmak Afrikada bir ülkenin herhangi bir bakanı olmaktan daha önemli bir hal aldı. Abramoviç ile başlayan kulüp alma "hobisi", futbolun varlığından haberdar olması gecikmiş ülkelerin zenginlerine de sıçrayınca "beysball" şapkalı kulüp sahipleri çoğalmaya başladı.

Manchester'in bir yanı Amerika'lı iken diğer yanının Arap olması sporun birleştirici unsuru olsa gerek. Kulüp sahibi olmayı ve o kulübü yönetmeyi iş olarak gördüğünüzde başınıza gelecekler, Liverpool'un başarısız yöneticilerinden daha iyi olmayacaktır.

Liverpool satılıyor. Bir ara gazetede çıkan taraftar oluşumlarının Liverpool'a talip olduğu haberleri bu süreçte daha da artacaktır. Para ile saadeti yaşayan Chelsea örneğini tekrarlamak için pek çok aktör sahne aldı Premier Ligte. Ancak hepsinin ortak noktası futboldan para kazanmaktı.

Para kazanmak yerine sahada kazanmayı deneselerdi keşke.

PS: Şimdi biz de 3-5 kişi toplansak 3-5 hisse alsak. Sonra burdan hocaya, Torres'e falan ayar versek güzel olmaz mı?

1 yorum:

Aydın dedi ki...

Hocam organize et alınabiliyorsa alalım vallaha :) burdan umudumuz yok bari oradan olsun.