27 Aralık 2011 Salı

Ali Sami Yen'de Ev Sahibi Olmak. -Arsenal Neler Yapıyor Öyle-

Ali Sami Yen stadının arazisi üstündeki yapı gün ve gün kepçe darbeleri ile yıkıldı ve her sabah o yoldan geçen başta Galatasaraylılar olmak üzere tüm futbolseverler tarihi başarılara ev sahipliği yapmış stadın tarihten silinmesini üzülerek izledi.

Onca başarının karşılığında stadın yıkılmadan önceki halini hatırlayanlar o "halin" o "başarılara" yakışmadığını hatırlayacaktır. Bu "yakışıksız" durum sadece Ali Sami Yen stadyumu için değil Şükrü Saraçoğlu ve TT Arena hariç diğer stadlarda varlığını son sürat sürdürüyor. Hiç bir armaya yakışmayan stadlar ile şike ve teşvik bir araya gelince son yılların en düşük seyirci ortalamasını yakalamak hiç de şaşırtıcı değil. Örneğin İnönü stadında maçın 30. dakikasında Eski Açıktaki yerinizi terk edip tuvalate gitmek isterseniz maça yaklaşık 5-10 dakika ara vermek zorundasınız. Ya da devre arasını bekleyecek stadın o bölümüne ait tek tuvaletinde sıra bekleyeceksiniz.

Neyse konumuz o değil. Düşünün ki Galatasaray TT Arena'ya gitti ve Ali Sami Yen dokusu bozulmadan bir rezidansa dönüştürüldü. Stadların mülkiyeti devletin olduğu sürece parayı verenin düdük sahibi olduğu düzende bunun olması imkansız gibi.

Geçtiğimiz günlerde Arsenal maçı izlerken Highbury'de kameranın sağ tarafında takım kadrolarının olduğu elektronik pano geldi aklıma. Sonra ise orada artık Highbury Square Flats olan yerin resimlerine daldım.

Highbury stadyumu artık rezidans. Arsenal, Emirates'e taşınınca eski stadın arazisine boyundan daha çirkin gökdelenler yapmak yerine başarıların beşiği yeşil alanı bahçeye çevirerek her bir tribünün şeklini koruyarak rezidans işine girdi. Geçtiğimiz sezon Premier League'in en yüksek gelirine sahip olan Arsenal'ın 382mio£ gelirine en çok yaklaşan kulüp 96mio£ eksikle Man Utd oldu.

Arsenal'ın gelirinin bu derece yüksek olmasının sebebi ise gayrimenkul satış gelirleri. Gunners geçtiğimiz yıl 157mio£'luk bu sezon ise 30mio£'luk gayri menkul satışı gerçekleştirdi. Şu anda bir adet 2+1 bahçe görünümlü dubleks bir daire müsait durumda. Ama genelde daireler yatırım ve gayrimenkul şirketlerine toplu olarak satılmış.
Arsenal bir ara ekonomideki dalgalanma sonrası bu proje için aldığı borçları ödeyemeceği düşünülen Arsenal'ın vergi öncesi 28mio£ kar ile bu işi kapatması kulübün mali işler direktörü Stuart Wisely bir başarı olarak görülebilir.

Biz yayın gelirlerine mahkum olup, futbolcuların parasını bile ödemezken Arsenal'ın projeleri ile gelir yaratma becerisinden kaç yöneticinin haberi var acaba? Ya da kaç yöneticinin buna ihtiyacı var. Zaten sıfır şeffaflık ilkesi ile yönetilen kulüplerin yöneticilerinin yöneticilik öncesi mal varlıkları ile sonrasındaki mal varlıkları arasındaki fark nedir acaba?

Sadece Digitürk'ün verdiği para ile kendini dev aynasında gören marka-patent uzmanı yöneticilerimize tek söylebileceğimiz "Allah marka değerinize zeval vermesin."

0 yorum: