21 Haziran 2011 Salı

Gittikleri Gibi Dönerler..Türk'ün Profesyonellikle İmtahanı.

Tuncay Şanlı'nın dönüş dedikodukları zihinin derinleriklerine itilmiş pek çok örneğin beynin ön lobuna hücum etmesine sebep oldu. Nuri'nin ve Hamit'in Real Madrid'e transferleri Türk Milli Takımın'da oynayan bir futbolcunun Şampiyonlar Ligi'ni kazanma ihtimalini biraz daha artırdı o kadar. Türk futbolu için bir gelişme midir? Hiç sanmam...

Peki altyapısını Türkiye'de almış bir futbolcunun böylesi bir takıma gitmesi ve tutunabilmesi ne kadar olası?
Vahap ÖZALTAY, 1932 yılında Fransa'nın Racing Paris takımına imza atarken adı tarihe yurtdışına transfer olan ilk profesyonel Türk futbolcu olarak geçti. Kaç maç oynadı, kaç sezon kaldı bilmiyorum ama Talat ERBOY ve Nejat EVLİYAZADE'den 25 yıl sonra bir Türk futbolcu Avrupada sahne aldı.

Benim jenerasyonum için ise ilk gurur kaynağı Hakan ŞÜKÜR'dür. 90 sonrası Türk fubolunun ihracat hamlesinin ilk ayağıydı Hakan ŞÜKÜR. 1995 yılında Torino'ya transfer olduğunda, başbakan kız istemiş, adana dürümü özlemiş, yedek kalmış, gol atamamıştır. Belki de yaşadıkları Türk futbol altyapısının ne kadar sıradan, ne kadar Avrupa futbol kültüründen uzak olduğunun kanıtıydı. Yarım sezonluk ihracatın faturası 4 yıl boyunca hiç bir futbolcunun Türkiye'den Avrupa'ya transfer olamamasıydı.

1999 yılında, füzeleri ile kalecilerin ve önünde duran baraj elemanlarının korkulu rüyası, Trabzonspor'un unutulmaz golcüsü Hami MANDIRALI Schalke04'e transfer oldu ancak attığı gol sayısı 4'ü bile bulmadı. 22 maça çıktı -90 dakika oynadığı maç sayısı oldukça az- ve ancak 3 gole ulaşabildi. Onun için hamsili pilavı özledi vs. demediler ama oda kısa bir macera yaşadı, Almanya'daki akrabalarını ziyaret eden gurbetçi yakınları gibi.

Devrimi yapan ise Tugay KERİMOĞLU oldu. Önce Glasgow Rangers ve arkasından Blackburn formalarını yaklaşık 10 sene terletti. Belki de bu süre içinde 90 sonrası Avrupa'da şansını deneyen tüm futbolcuların toplamının oynadığı maç kadar oynadı. Net olamamakla birlikte 275 resmi maçta görev aldı ve futbola taraftarlarının göz yaşları içinde veda etti.

90'lı yılların bitmesi 2000'li yılların başlaması ile Türkiye artık futbol ihraç eden bir ülke olabileceğinin sinyalini vermeye başladı. Herkesin sempati duyduğu takımlar ortaya çıktı. Spor haberlerinde lejyonerlerimi ilk sırada yer almaya başladı. Hele ki bir de gol falan attıysa spikerle birlikte hepimizin ağzı kulaklarına varıyordu.
Alpay ÖZALAN,Arif ERDEM, Tayfun KORKUT, Oktay DERELİOĞLU, Hikmet ÇAPANOĞLU, Mehmet GÖNÜLAÇAR, Osman COŞKUN, Volkan KİLİMCİ ve Orhan KAYNAK; Edirne'nin ötesine yolculuğa çıktılar. Alpay ve Tayfun dışında hepsi sıra süre sonra pasaport kuyruğunda yurda giriş yapmak için bekliyordu.

Alpay Aston Villa'da 3 sene geçirmiş, ardından G.Kore, Japonya ve son olarak Köln forması ile 5 sene kariyerini yurt dışında sürdürdü.Tayfun KORKUT ise Sociedad ve Espanyol formalarını 4 sene boyunca giydi.

2001 yılı Galatasaray için yaprak dökümü oldu. Emre BELÖZOĞLU, Okan BURUK ,Ümit DAVALA ve Fatih AKYEL Galatasaray'dan ayrıldı. Emre ve Okan İnter'e, Ümit o zaman Terim'in çalıştırdığı Milan'a ve Fatih ise İspanya'da Mallarco'ya gitti.

Tüm bu futbolcular, Avrupa serüvenleri boyunca Galatasaray'da bir sezonda oynadıkları maça yetişemediler. Okan önce Beşiktaş'a ardından İBB'ye gitti.

2002 yılında Türk futbolu 9 futbolcusunu Avrupaya yolcu etti. Arkalarından su dökenleri çokmuş ki Erhan ALBAYRAK, Hakan ÜNSAL, Bülent AKIN, Tolunay KAFKAS, Rahim ZAFER, Semavi UZUN, İdris GÜMÜŞDERE ve Atilla BİRLİK fazla tutunamadı gurbette. İsimlerinden de söz ettiremediler. ) futbolcu içinde bir tek Nihat KAHVECİ Tugay'dan sonra elle tutulur bir başarıya imza attı. Kuralları Real Madrid ve Barcelona'nın koyduğu La Liga'da son saniyeye kadar Nihat'ın golleri ve performansı Sociedad'ı şampiyonluk yarışında tuttu. Kimyası Avrupa'ya en uyan iki futbolcu'dan biri oldu Nihat KAHVECİ, Tugay KERİMOĞLU'ndan sonra.

Rüştü RENÇBER'in Barcelona kariyeri sadece cv üzerinden işe eleman alan İK müdürleri için güzel olsa da orada yaşananların Rüştü'yü çok yıprattığı ortadaydı. Öylesine basit goller yiyordu ki bunu kaleciliği unutmak ile açıklamak imkansızdı. Öyleleyse ortada daha bize özgü bir problem vardı. Beşiktaş'a geldikten sonra zaman zaman 2002 dünya kupasından pasajlar sergilen Rüştü için Barcelona macerası turistik bir gezi gibiydi.
İlhan MANSIZ, Ahmet DURSUN, Necati ATEŞ yurtdışında sanşını deneyen diğer Türk futbolcular olarak tarihteki yerlerini aldılar.Son olarak Tuncay ŞANLI, Boro'ya gittiğde pek çok futbol sever kendien yazık ettiği görüşündeydi. O günlerde UEFA'da final oynamış bir kulübe transfer olmayı Tuncay için olumlu bulsam da lig Premier Lig, bir sezon önce UEFA finali oynayıp bir sezon sonra küme düşebiliyorsunuz. Bizim ligimiz de makas şimdilik şampiyonluğa oynayıp küme düşmekten son anda kurtulmak.

Takım olmadı dedik Tuncay için, oynayabileceği bir takıma gitmeli dedik ve Stoke City macerası başladı ancak yedek kulübesinin değişmezi olmak değişmedi bir tek Tuncay için. İngiltere uygun değil dedik Wolfsburg'a gitti Tuncay ama yine sadece 3 maçta görev alabildi ancak.

Şimdi durup düşünmek zamanı. Duygusal insanız diyip dünyanın geri kalanını duygusuzlukla suçlamak ne kadar gerçekçi. Hamit ya da Nuri aldıkları altyapı sayesinde attılar o kontrata imzaları. Arda'dan farkları nedir derseniz alacağınız cevap sadece profesyonellikleri.

İç piyasada futbolcu maliyetlerinin yüksek olması, vergileri kulüplerin üstlenmesi Türk futbolcuların yurtdışına gitme isteklerini törpülüyor. Bir Bankasya futbolcusunun bazen La Liga'daki bir futbolcudan fazla kazanması olası çünkü İspanya'da vergi %45.

Mesut ile gurur duyabiliriz, Nuri ve Hamit ile de. Ama sorun altyapı sorunudur. Kişilik envanteri testleri gibi bir takım bahaneler üretim kendimizi işin içinden sıyırmaya devam edersek daha çok gitgel yapar futbolcularımız. Futbolda başarı bir network işidir. Futbolda başarı sürekli hareket eder ve bu bir etkileşim sonucudur.

94 USA'da Bulgaristan'ın yarı finali, ardından Euro 96'ya katılmamız. 2002 Dünya Kupası üçüncülüğümüz, 2004'te Yunanistan'ın Avrupa şampiyonluğu. Bu networkü biz lejyonerlerimiz sayesinde genişletemedik. Eğer futbol mantelitesini doğru oturtur, kulüp eskilerine iş bulmak adına altyapıların başına getirmekten vazgeçersek belki bir gün.

Atladıklarım, unuttuklarım elbette vardır. Hatırlatırsanız çok seviniriz.

9 yorum:

Metonet dedi ki...

davala milandan sonra galatasaray ve werder bremen'de oynadı.
fatih akyel fener-trabzon-kasımpaşa bir ton takımda oynadı.
okan bjk-ibb arası gs'de oynadı.
tolunay avusturya'da 3 seneden sonra futbolu bıraktı ve yardımcı antrenörlük yaptı.

sonuç değişmez tabi. tugay dışında kalıcı olan yok.
nihat sakatlanmasa daha çok gol atardı belki. yine gidecek muhtemelen.
mehmet topal kalıcı olabilir bir ihtimal.
diğerlerini hiç saymayalım, son ütüyü almanlar atıyor onlara.

Kerem Akbaş dedi ki...

Teşekkürler. Doğru söylüyorsun Davala ve Fatih'in TR maceraları var. Atladım biraz aceleye geldi sanırım. Teşekkürler uyarı için.

Topal'dan bende ümitliyim. Ama İngiltere, İtalya, İspanya'da düzenli oynayıp şampiyonluk görebilecek Türk futbolcu bi süre daha zor gibi Türkiye altyapısı almış tabi.

Minero dedi ki...

Ben Türkiye'de yetişen ve gurbeçi olanları ayırmak isterim. Temel futbol eğitimini orada almak çok büyük avantaj çünkü teknik olmasa da mental olarak çok fark var oradaki eğitimle buradaki arasında. Çağdaş Atan var Tugay dışında Türkiye'den yetişim Avrupa'da düzenli forma giyen. Ben şahsını pek sevmesem de gerekli ilginin gösterilmediğini düşünüyorum ona...

Kerem Akbaş dedi ki...

Erman gibi oda kontrolsüz bir hıza sahipti. Tigana bi ara ondan oyun kurucu bile yapmaya kalktı.

Metonet dedi ki...

gözden uzak olunca unutmuşuz bak.
hasan kabze var şaka maka 4 senedir dışarıda. çağdaş 3 sezondur dışarıda.

sinan kaloğlu gitmişti geri döndü yeni, umut bugün toulouse'a gitti.

Şans veriliyor ama gidenler değerlendiremeyince, diğerlerinin önü de kapanıyor bir nevi.

Bi de Arda vakası var. 2 senedir sakatlıktan çıkamadı hala pasaport diyor. Adamlar pasaport falan dinlemiyor alıyor işte. Şimdiye kadar Arda'nın çoktan gitmiş olması gerekirdi. Pasaport falan hikaye.

Kerem Akbaş dedi ki...

Pasaport olayına tek takılan futbolcu bence Rüştü olabilir. En azında onu mazeret olarak gösterebilir.

Arda vakaası ise apayrı.

shuque dedi ki...

tümer, gökdeniz ve fatih tekke de eklenebilir

Kerem Akbaş dedi ki...

Trabzonspor'lu İskender vardı Çin'e gidenlerden.

selaminko dedi ki...

azerbaycan'ı yurtdısı sayarsak devran ayhan, oktay derelioglu falan gitmişti oralara.