7 Ekim 2010 Perşembe

Rijkaard, Arda ve Schuster'in Tombalası / Genç Bloggerlar Rahatsız

Schuster'in tombalasını manşete taşımaktan ve "mal beyanı" diye zeka özürlü bir espri yapmaktan çekinmeyen bir spor basınının yansıttığı haberler üzerinden dünyaya bakmak bizim neslin en büyük sıkıntısı. Okuyan, şüphe duyan, sorgulayan bir güruh olmaya çalıştıkça aslında ne kadar dip olduğumuzu görmekte o kadar acı.

Bir haftada öylesine olaylar yaşandı ki futbol camiasında her biri tek başına başka ülkelerde manştet sıkıntısını ortadan kaldırır.

Rijkaard babasını kaybettiği gün Karabük deplasmanına çıktı. Yedek oyuncuların görüntüleri "hocasının babası ölmüş" refleksinden çok uzak ve o kadar rahatsız ediciyken Ali Ece ve bir kaç kişi haricinde kalanlar Rijkaard üzerinden prim yapma çalışmalarını aralıksız sürdürdüler.

Tam bu furya atlatılmış ve Almanya üzerinden Mesut'a çakma sırası gelmişti ki Arda'nın sakatlığı bunu bir kaç gün öteledi.

Bu ülkede en çok söylenen sözlerden biri de "Sözüm senettir benim" söz öbeği ama bu sözlere göbek bağlayanların sonu pek hayırlı olmuyor. Bu ülkede vergiyi bile öderken "al ben bu kadar kazandım ve bu kadar vergi ödüyorum" anlayışı varken Arda'nın "ben sakatım" dememesi, "ben sakat değilim" demek. Çünkü biz dünyanın en dürüst coğrafyasının bu sıfatı hak etmesini sağlayan insanları sürekli doğru beyan veriyoruz.

Milli takımda sakatlanıp kulübünün verdiği bütün parayı oynamadan alan futbolcuları gördükçe alevlenen sigorta tartışmaları Arda konusunda oldukça fazla profesyonel kalıyor. Çünkü Arda, Türk futbolunun mevcutta en iyi oyuncusu olarak anlıyor ama tam bir amatör.

Almanya maçını kendisi için vitrin gören bir futbolcunun kendi ağlığını sakatlığını hiçe sayıp kendini zormasına anlam verebilen varsa buyursun gelsin konuşalım. Galatasaray Spor Kulübü bile şu açıklamayı yaptı ve öğrendik ki anlatılanların direk Arda ile bağlantısı var. Hiddink, Oğuz Çetin ya da bir başka milli takım antrenörü Arda'ya zorla antrenman yaptırmadı. Arda çıktı kendini zorladı ve sakatlandı. Peki algı da benden Oğuz Çetin ve Hiddink suçlu?

Ve son olarak Schuster olayına gelirsek ben fazla konuşmayacağım çünkü bu haber en hafif tabirle "makatını aşan haber" sınıfına giren bir habercilik refleksi bu. EkşiBeşiktaş'tan RaulGonzales zaten yerekeni yazmış. Ben size oraya alayım isterseniz şu kapıdan. Fanatik gazetesine de şunu sormak istiyorum sadece. Bu haberin altında neden imza yok?

Ben rahatsızım. Türk sporunu, spor gazeteciliğini sıfırlayan, bir elin parmaklarını geçmeyen gerçek gazeteci ve habercilere yaşam şansı vermeyen, gençlerin en kanamaya müsait yerlerini kaşıyarak tiraj derdine düşen medyadan rahatsızım. Twitter'da gördüğüme göre "Genç Bloggerlar da rahatsız." "Özde skor sözde spor" medyası go home.

0 yorum: