2 Ağustos 2009 Pazar

Futbolda En Sonda : Başkent Ankara


100 yıllık bir çınar olmak her ne kadar camialar için bir gurur olsada sadece bir kaç flaş transferle boşa harcanmış yılların hesabı verilmiş olmaz. 1910 yılında cumhuriyetten de eski bir Ankaragücü'ne ve cumhuriyetle yaşıt, 1923 yılında kurulan Gençlerbirliği'ne ev sahipliği yapıyor Ankara. Hatta Ankaragücü kurulduğu zaman Ankara başkent bile değildi.

Mazisi 100 yıla dayanan 2 takımın müzesinde, ikişer tane Türkiye Kupası dışında anlamlı bir kupa yok. Gençlerbirliği en son 2001 yılında, Ankaragücü ise 1981 yılında kazanmış kupayı. Bunca zamandır süre gelen başarısızlığın pek çok sebebi olabilir ancak, bir başkent takımını yerine İstanbul döngüsünü kıran takımın Trabzonspor olması ve yine bu döngüyü kırmaya en çok yaklaşan takımın Sivasspor olması oldukça ilginç.

Avrupa'daki pek çok ülkenin başkent takımları liglerinde zirveye oynayan takımlar ve neredeyse hepsinin kendi liginde şampiyonluğu var. Bizim takımlarımız ise hasbel kader Türkiye Kupasını kazanmış, ligte ilk üçe bile girememiş. Bunun direk sebebi tabiki Ankara şehri değil ancak bir ülkenin başkentinin şampiyon ya da hiç değilse istikrarlı bir takım çıkaramaması düşündürücü.


İşçi sınıfının sporu olarak gelişen futbol belki de bir "memur" şehrine fazla gelmiştir. Takımlarını gerçekten çok seven Ankaralılar için acı bir durum olsada, yaşananlar kısa vadede, bir kaç transferle çözülecek sorunlar değil gibi görünüyor.

Avrupa'nın bir kaç ülkesine ve onların takımlarına göz atalım.

Almanya - Berlin

Avrupa'da başkent olupta takımı başarısız olan yahut şampiyon olmayan bir şehir var. Berlin. Hertha Berlin'de Ankaragücü ve Gençlerbirliği gibi ligini hiç kazanamayan bir takım. Nüfusu 2. dünya savaşından önce 4.3 milyon Berlin'de şu anda 3 milyon kişi yaşamakta ki bu Ankara'nın 2000'deki nüfusundan fazla. Almanya bölünmeden önceki 2 şampiyonluk Hertha Berlin'ni bizim takımlarımızın önüne geçiriyor.

Avusturya - Viyana

Avusturya'nın başkenti Viyana'nın iki takımı 1. ligte mücadele ediyor. 1991 yılında kurulan Bundesliga'da 5 kere şampiyon olan Austria Wien ve aynı ligi 3 kere kazanan Rapid Wien başkenti Avusturya Liginde başarı ile temsil ediyorlar. Ankara'nın üçte biri nüfusa sahip Viyana'da yaklaşık 1.600.000 kişi yaşıyor. Viyana'nın çektiği turist sayısı ise sanırım Ankara'yı ziyaret eden turist sayısının üç katından fazladır.

Belçika - Brüksel

Belçika nüfusunun onda birinin yaşadığı başkent Brüksel'ın adı sık sık ana haber bültenlerini ve gazeteleri süslemekte. Çünkü Brüksel Belçika'nın resmi başkenti olmasına rağmen Avrupa Birliği'nin gayri resmi başkenti. Aynı zamanda Belçika'nın futbol başkentide Brüksel. Geçtiğimiz günlerde Sivasspor'a Şampiyonlar Ligindeki ilk maçında ilk yenilgiyi tattıran Anderlecht amiyane tabirle "Brüksel'in Gururu". Ankaragücü'nden iki yaş büyük olan mor beyazlılar ilk şampiyonluklarına ulaşmak için 39 yıl beklemek zorunda kaldı. O şampiyonlukla zincirlerini kıran Anderlecht aradan geçen altmış küsür yılda tam 30 şampiyonluk kazandı. Bu araya 8 Belçika kupası ve 5 Avrupa şampiyonluğa sıkıştırdı. Oynan liglerin yarısında rakiplerine geçilen Anterlecht'i en çok zorlayan takım ise Club Brugge. Mavi-Siyahlıların kazandığı 13 lig şampiyonluğunu da eklersek bizim başkentimizde olmayan kupa Belçika'da neredeyse başkent dışına çıkmamış.

Fransa - Paris

Fransa, günümüz dünyasını pek çok açıdan şekillendiren devrimlere ev sahipliği yaptı. Ancak Fransadaki futbol devrimi, sömürgelerin Fransız futbolundaki etkisinin artmasıyla gerçekleşti. O zamandan itibaren futbol Fransa'da taşra hegomanyasına girdi. 1908 yılında bu günkü kulübün temelleri atıldı ve "Stade Saint-Germain" adıyla bir kulüp kuruldu. Uzun süre sportif anlamda bir başarıya imza atamayan takım 1970 yılında Paris FC adını alarak semt takımlığından şehir takımlığına geçişi hızlandırdı. 1939 yılında kurulan Ligue 1 başkent ancak 1974 yılında bir takım gönderebildi. Kurulduğu günden bu yana tam 6 kere amblem değiştirdi PSG. Bu amblemlerin 4ünde ana rituel tabiki Eyfel Kulesiydi. Başkent takımı 2 kez ligde mutlu sona ulaşırken, toplam7 kez lig ve Fransa kupalarının sahibi oldu. Ayrıca başkent temsilcisinin müzesinde 2 de Avrupa Kupası var.

Hollanda - Amsterdam

Amsterdam deyince akla iki şey geliyor. Biri konumuzun dışında:) Diğeri ise tabiki Ajax. Fazla birşey yazmaya gerek yok. Futbolcu fabrikası. İhraç ettikleri oyuncularla 20 tane Ankaragücü, 10 tane Gençlerbirliği ederler ki Tijani Babangida'nın yolu da bir sezon için başkente düşmüştü. G-14 üyesi olan Ajax, eğer G-14 genişler ve G-1400 adını alırsa Ankaragücü ve Gençlerbirliği ile aynı toplulukta bir ihtimal yer alabilir. 700.000 nüfuslu Amsterdam'ın futbol adına yaptıkları Ankara'nın fersah fersah ötesinde. Ajax için fazla söze gerek yok. Avrupa Arenasında mazisini arayan takım ile ilgili bir yazım olacak en aşağlarda bir yerlerde. 29 lig şampiyonluğu, 17 Hollanda Kupası, 4 Şampiyonlar Ligi, 1 UEFA, 1 Kupa Galipleri Kupası, 4 Kıtalar Arası Kupa, 3 UEFA Süper Kupa müzesinde duruyor Başkent takımının.

İngiltere - Londra

15 milyon nüfus, metrekareye 4binden fazla insan, 300 farklı dil, 5 Uluslararası Hava Limanı. AB'nin en kalabalık şehri Londra, böyle olunca tabiki futbolun beşiğinde Londrayı temsil eden takım sayısı da oldukça fazla. Arsenal, Aston Villa, Totenham, Cystal Palace, Chelsea, Fullham, West Ham -kesin unuttuğum vardır- Londra temsilcileri ve Premier Lig'te ki 20 takımın 6'sı Londra'dan. Ligin son haftalarında Fenerbahçe'nin sadece Ankara ve İstanbul oynayacak olmasından olmadık senaryolar yazan teorisyenlerin, Türkiye'de yaşıyor olduklarına sevinecekleri fikstürler çıkması muhtemel İngilterede. Londra profesyonel liglerde 13 takım ile temsil ediyor. Filmlere konu olan West Ham - Chelsea ve Arsenal-Totenham maçları ise en büyük derbiler. Alt liglerde mücadele etmelerine rağmen Charlton Athletic - Crytal Palace karşılaşmalarıda önemli oranda seyirci çekiyor tribünlere. Tüm zamanların Premier Lig puan durumunda ilk 3'te 2, ilk 5'te ise 3 Londra takımı göze çarpıyor. 17 sezon önce kurulan Premier Lig'te, Liverpool hiç şampiyonluk yaşayamazken, Londra temsilcileri Arsenal ve Chelsea mutlu sona ulaşmayı başarabildi.

İspanya - Madrid

"Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz"ya Madrid'in 24 kardeş şehrinden biri Ankara'da futbol konusunda hiç çekmemiş Madrid'de. Tek ortak yanları Real Madrid'in Franco'nun baskılarıyla kazandığı şampiyonluları varsa Ankaragücü'nünde Türk Franco Kenan Evren'in emriyle 1. Lige terfisi var. Madrid'in kendi kadar tanınan ve bilinen iki futbol takımı var ,Real Madrid ve Atletico Madrid. Real Madrid, yeni başkanının "futbola para doğramasıyla" bu yaz manşetlerden inmedi. Şimdi herkes Başketin bu takımının performansını merak ediyor. Atletico Madrid ise daha mütevazi bir takım. Benim için de daha sempatik olanı. Real ve Atletico'yu bizim başkent takımlarımızla kıyaslamak tabiki abesle iştigal ancak Fifa Tarafından 20.yy'ın en başarılı takımı seçilen Real 31 kere kendi ligini kazandı, 17 kere de Avrupa kupası kazandı. Atletico ise La Liga'yı 9 kere kazanma başarısı gösterdi.

İtalya - Roma

Adını imparatorluklara vermiş, başkent payesini almayı hak etmiş bir şehir Roma. Sadece İtalya'nın değil, tüm Katolik dünyasının da başkenti. AS Roma ve Lazio tarafından Serie A'da temsil ediliyor Roma. Lazio ve Roma, Torino ve Milan takımlarının gölgesinde kalsada Lazio 2 kere Roma ise 3 kere mutlu sona ulaşmayı başardı. Yani başket en azından 5 kez şamiyonluk kutlamalarına ev sahipliği yaptı.

Örnekler dahada çoğaltılabilir. Çek Cumhuriyeti'nde Sparta ve Slavia Prag, Bulgasitan'da CSKA ve Levski Sofia, Ukrayna'da Dinamo Kiev, Hırvatistan'da Dinamo Zagrep, Portekiz'de Sportig Lizbon gibi.

Başkentler o ülkelerin aynalarıdır. Başkente baktığınızda o ülkenin ne olduğunu az çok anlarsınız. Ankara'ya bakıldığında çıkan profil ülke geneline ne kadar yayılabilir bu tartışılır.

Yukarıda da belirttiğim gibi belki de en suçsuz olan Ankara. Asıl suçlu o kulüplere Başkente yakışır şekilde yönetemeyenler, tribüne gitmeyen taraftarlar, elini cebine atmayan Ankara'lı sanayiciler, iş adamları. Bu liste böyle uzar gider.

Sıkılıp sayfayı kapatmadan buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim.


7 yorum:

RoxatFox dedi ki...

Güzel bir konu eline sağlık.

Ozan dedi ki...

sonuna kadar okudum :) ben zamanında çok düşündüm bu konuyu ve bir sonuca varamadım. yazının konusu başkent takımları ama işin asıl konuşulması gereken tarafı futboldaki istanbul emperyalizmi. neyse, Göztepe'miz Türkiye şampiyonu olunca bu konuyu daha derinlemesine analiz edeceğim...

Kerem Akbaş dedi ki...

Bende bunu söylemye çalışıyorum ama gereksiz tepki çekmemek için fazla yazmadım. Ancak bunun gösterdiği gerçek şu ki İstanbul sadece futbolda emparyalist değil, sanayide, ticarette, finansta, kültürde, turizmde ve haliyle sporda emperyalist. Durum böyle olunca Ankara'nın başkentliğinin göstermelik olduğu kanısına kapılıyorum.

Cenky dedi ki...

rica ederiz sevgili akbaş, güzel bir inceleme olmuş. ellerine sağlık.

Oe dedi ki...

istanbul takımlarını bir bok yapan da biziz sonucta. ankaragücünü tutan kac izmirli var? peki istanbul takımlarını tutan kac ankaralı var?
ayrıca ankaragücü, bursa ve benzerlerinin taraftarları takımlarının değilde, taraftar guruplarının tarafı oldukça da bu anadolu takımları yerinde saymaya devam edecek. son olayda da bu rahatlıkla görülebilir. ankaragücü 100.yılını kutluyor, haberlere fanatiklerinin olayları ile cıkıyor. hal böyle olunca magandalıkla bi boklar yapılmaya calısıldıkca, bırak taraftarı olmayı sempatizanı bile olamıyorum ben bu takımların.
bu arada senin beyin kıvrımlarını yirim kızan

Ahmet Giray dedi ki...

Okuduk okuduk begendikte. Ancak kanaatimce sorun cok cok derinlerde ki Turkiyedeki bircok sorunla ayni kapiya cikar. Yonetici taraftar oyuncu vs sadece bu sonucu doguran ara sonuclar...

Volkan dedi ki...

Evet aynı resmi kullanmışız fakat işlediğimiz konular farklı olmuş :)

Portekiz-Lizbon da iyi bir örnek olur
Ama sanırım bu işin en korkuncu rusya'da, ligdeki takımların yarısı moskovadan ve hepsi birbirinden iddialı...

eğer benim yazıya bakmak isteyen olursa onu da koyayım bari :)

http://civilikrampon.blogspot.com/2009/08/ankaradan-bir-buyuk-ckarmak.html