14 Temmuz 2009 Salı

SIFIRDAN ZİRVEYE - Christian Vieri

Adı unutulmak üzereydi. Hayatın sürprizleri karşısında insanın sadece durup baktığı anlar vardır. Vieri'nin, Paok kalecinin hatası sayesinde topla buluştuğu aut çizgisinden sol ayağının içiyle adeta topu okşaması işte bu anlardan biri.

Ali Ece sever böyle aileleri. Baba ve 2 oğul hepsi futbolun içinde ama içlerinde Christian "Bobo" Vieri en tanınmış olanı. Kardeşlerden birinin İtalya, diğerinin ise Avustralya milli takımında oynaması da oldukça ilginç.

Bologna'da 1973 yılında dünyaya gelen Vieri, ailesi ile birlikte Avustralya'nın yolunun tutuğunda oldukça küçüktü. Aile tekrar İtalya'nın yolunun tuttuğunda Vieri, Marconi Juniors takımında futbola alışıyordu. Ayağına top değen herkesin büyülendiği gibi Vieri'de büyülenmişti ve futbol zehri damarlarında dolaşmaya başladı. İtalya'da 1989 yılında, 16 yaşında giymeye başladığı Prato formasını 3 sene boyunca terletti ama sadece 7 resmi maçta 1 gol attı. 1990 yılında Torino'ya geçen Vieri için bu bir başarıydı çünkü Seria B yi pas geçip direk bir Seria A takıma transfer olmuştu ve yaşı henüz 20 idi. Torino'da geçirdiği 2 senede attığı gol sayısı yine sadece 1 olan Vieri 6 maçta forma giymişti bu dönemde.

Az forma şansı bulması ve haliyle az gol atması sonucu Seria A dan ayrılmak zorunda kaldı. 1992 yılından 1999 yılına kadar hiç bir sene arka arkaya aynı formayı giymedi Vieri. Sırasıyla Pisa, Ravenna, Venezia, Atalanta, Juventus ve Atletico Madrid takımlarının formasını ıslattı.

Pisa'da 18 maçı 2 golle tamamladıktan sonra, Ravenna forması ile 32 maçta 12 gol atma başarısı gösterdi. Venezia'da maç başına gol ortalaması 0.00431 daha yükselti ve 29 maçta 11 gol attı. Bu oran(!) ona Atalanta'nın kapılarını açtı ve siyah-mavi forma ile 19 maçta 7 gol attı.

Belki de hayatının transferi yaptı ertesi sezon. İtalya'nın ligi sürekli domine eden ve her kulvarda başarıyı hedefleyen kulübü Juventus ile anlaştı. Burada geçirdiği sezonda 23 kez sahaya çıkan Vieri takımının şampiyonluğuna 8 gol ile katkıda bulundu. Avrupa maçlarında ise 10 maçta 8 gol atarak Alen Boksic ile birlikte en çok gol atan futbolcu unvanını aldı. Kariyerindeki ilk şampiyonluk ve UEFA Süper Kupa şampiyonluğu sonrası Juventus'tan adeta kovulan Vieri için rota artık İspanyaydı.

"Dönüm noktası" demek ne demekse tam anlamıyla odur Vieri'nin Madrid macerası. Adı unutulmak üzereyken inanılmaz bir grafik yakaladı ve 24 maçı 24 golle tamamlayarak La Liga'nın gol kralı oldu. Avrupa arenasında ise 7 maçta 5 gol attı ve bu gollerden Paok'a attığı onun adını manşetlere taşıdı.

1998 Dünya Kupasında İtalya kadrosunda yer alması kimse için sürpriz değildi. Çünkü adı ölümsüzleşmişti İtalya için. Moldova maçında İtalya'nın 1000. golünün adı "Christian Vieri"idi. Aynı formunu Dünya Kupasında da sürdürdü ve 5 gole imza attı. Kupanın gol kralı ise 6 gollü Davor Şuker olmuştu. Çeyrek Finalde kupanın şampiyonu Fransaya penaltılar ile elendiler ancak Vieri küllerinden yeniden doğmuştu.

1998-99 sezonu için İtalya'ya gerdi döndü Vieri. "Gökmavi forma" ile Lazio için 22 maça çıkan Vieri 12 golle sezonu tamamladı. Bu şimdiye kadar Seria A yakaladığı en iyi istatistikti. Tarihi gollere imza atan Vieri, Lazio ile son kez düzenlenen Kupa Galipleri Kupası zaferini kutlarken, adı yine son maçta gol atan oyuncu olarak Nedved ile birlikte tarihe geçti.

İnter 45milyon€ ödeyerek Vieri'yi renklerine kattı. Bu transfer Vieri içinde bir ilkti çünkü ilk defa bir takımda 1 sezondan fazla forma giyecekti ama bunu henüz kendiside bilmiyordu. İnter ile 144 maça çıkan Vieri fileri tam 104 kere havalandırırken aralıksız 6 sezon formayı üstünden çıkarmadı.

Sıfırdan attığı gol ile zirveye çıkan Vieri için artık düşüş zamanı gelmişti. Sakatlıklar sonrası son sezonunda 27 maçta 13 gol atan Vieri ertesi sezon Milan kentinin diğer büyük kulübü AC Milan'a transfer oldu. Burada 8 maçta sadece 1 gol attıktan sonra Monac0, Atalanta, Fiorentina ve tekrar Atalanta arasında gitti geldi. 4 sezonda attığı gol sayısı sadece 13'tü ve bu rakam İnter'deki son senesinde attığı gole eşitti.
Bir ara adı Bursaspor ile anılan Vieri şuanda boşta ve Blackburn Rovers ile antrenmanlarına devam ediyor.

İstatistiklerine baktığımızda Jardel kadar bitirici olmayan ancak fiziği, hız ve attığı sansasyonel golleri ile ya sevilen ya da "nefret edilen" bir futbolcu portresi var karşımızda. Gazetecilerle girdiği polemiklere kendisini manşetlerde tutsa da bu Gökhan Şükür-Seda Sayan birlikteliği kıvamında bir tutunmaydı.

"Kriket için futbolu bırakırım ama futbolda kazandığım kadar kazanırsam" dediğinde Avusturalyada geçen 15 senenin bilinç altına ne kadar yerleştiğini gözler önüne seriyor. Gazetecilere "Kendinizi ne sanıyorsunuz? Hepinizi toplasam bir adam etmezsiniz." gibi sözler sarf etmesi de egoistliğin ve kendi beğenmişliği sınırlarını zorluyor.

Sahadaki egoistliğini anlamak kolay çünkü "iyi golcülerin hepsi egoisttir" yaklaşımı ile büyüdük ancak megalomanlık konusunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bir teknik adamı hatırlatıyor bana. (Bkz:Terim)

Sıfıra inen kariyerini sıfırdan attığı bir goller kurtaran adamın hikayesi bu. Roberto'nun oğlu, Massimiliano'nun abisi. Biraz Avustralyalı biraz İtalyan ama tam bir golcü.

Küçük bir not : Massimiliano Vieri ilk kez Avusturalya formasını Türkiye'ye karşı giydi. Böylece aynı anne babanın çocuklarından biri İtalyan diğeri ise Avusturalya forması giydi.

2 yorum:

BillTheKid dedi ki...

iyi golcüydü zamanında ama sevmezdim.

Kerem Ölmez dedi ki...

İtalyanın Hakan Sukuruydu ama o da zamanla dususe gecti futbolun dogası geregi..