2 Kasım 2011 Çarşamba

Futbol "İş" Değildir..


Bu gün 1.4milyar Sterlinlik bir değerin yaratıldığı yerin bir tuhafiyeci dükkanı olması işin özüne baktığımızda hiç de şaşırtıcı değil.

Futbolun finansına şöyle bir göz ucuyla baktığımızda ortaya çıkan tablo acımasızca eleştrilecek şekilde. "Anı dükkanı" kitabında yazar bir anıya karşılık müşterisine başka bir anı satıyordu. Kulüplerimizde de sanırım yöneticiler mazbata karşılığında finansal yeteneklerini feda ediyorlar.

Borsada işlem gören kulüplerin 3 aylık cirosu 107mioTL iken yine borsaya açık ve varlığından belki de ülke üzerinde 10bin kişinin bile haberdar olmadığı gübre fabrikası tek başına 50mioTL ciro yapabiliyor. Deloitte'nin Money League sıralamasında ilk üçe giren takımlar İMKB100'de ilk 50'ye bile giremezler. Çünkü futboldan kazananlar genel de kulüpler dışındaki aktörler.

Futbolun bugün dünya üzerinde oldukça büyük bir finansal değer yaratmasının asıl sebebi kulüplerin göremediklerini gören ve kulüpleri buna yönlendiren firmalar. Futbol işindeki insanlar genellikle diğer sektördeki insanlar tarafından sömürülür ve yenilikler diğer sektörlerin futbol kulüplerine yaptıkları öneriler üzerine şekillenir. Bu ülkede 10 önce sene gerçek bir formaya sahip olmak ayrıcalıktı ve bunu bizim için kolaylaştıran maalesef kulüpler değil forma üreticileri oldu. Formanın paraya dönüşebilecek bir değer taşıdığını fark edenlerin asıl amacı kar olan kuruluşlar olması da aslında şaşılacak birşey değil.

Aston Villa'ya gönül verek kulüpte her seviyede yöneticilik yapan William McGregor'un önderliği olmasaydı bugün Premier Ligin dünya üzerindeki yayın geliri 1.4milyar Sterlin olmayacaktı. Profosyonel olmayan ve sürekli iptal edilen maçlar canına tak eden "tuhafiyeci" Blackburn Rovers, Bolton Wanderers, Preston North End ve West Bromwich Albion kulüplerine bir mektup yazarak The Football League'in kurulmasına öncülük etti. Bu çağının ötesindeki hamlenin bugün geldiği yerde bir takım kırılma noktalarının olduğunu belirtmek gerekir.

1982 yılına kadar İngiliz kulüpleri maçlarının televizyonda canlı yayınlanması şiddetle karşı çıkıyordu. Bu karşı duruşun amacı tribünlerin boş kalacağı endişesiydi. Bizim yöneticilerimizin "dekoder alın" talimatı o zaman İngiltere'de "bilet alın" şeklindeydi. Daha sonra durum değişti, maçlar canlı yayınlanmaya ve bedel olarak 1.4 milyar Sterline yaklaştı ancak tribünler yine de doluyor. Tüm tribünlerin dolduğu göz önüne alınırsa bunu sportif başarı ile açıklayamayız. Bu yüksek doluluk oranında yine futbol dışından gelen Peter Taylor'un stadlar için istediği iyileştirmenin payı var. Yapılan bir araştırmada stadını yenileyen ve daha konforlu hale getiren takımların sportif başarıdan bağımsız olarak seyirci sayılarını anlamı bir artırdığı görülüyor. Yani taraftarına bir tuvalet bile yapamayan, yıllarca stadına çivi bile çakmayan futbol yöneticilerinin yaptığı çıkışlar anlamsızlaşıyor.

İşin özü yakınlarda bir futbol kulübü almayı ve para kazanmayı düşünüyorsanız hemen bir FM12 alın. Bu işe ayırdığınız bütçeyi de hazır baz faizler yükselme eğilimindeyken vadeli ya da altına yatırın daha çok para kazanırsınız.

0 yorum: