28 Aralık 2012 Cuma

Avrupa’da Muslukları Kısma Zamanı



Finansal Fair Play’in ayak sesleri gittikçe yaklaşırken, bu durum 2012 yazında Avrupa’daki transfer harcamalarına da fazlasıyla yansıdı. Peki bunların bugün ve yarın için anlamı ne?
Transfer profesyonel futbol dünyasında ilk hangi futbolcu ile başladı bilinmez ama ortaya koyduğu katma değer ve pek çok kulübün ekonomik iş modelinin temelini oluşturması açısından artık profesyonel futbolun vazgeçilmez bir parçası. En ufak bir başarısızlığın maskesi olarak eldeki en etkili koz… Futbol dünyasının medyaya, medyanın da taraftarlara armağanı… Ancak Platini’nin armağanı Finansal Fair Play bir takım alışkanlıkların değişmesi yol açmaya başladı bile. 2013/14 sezonu Finansal Fair Play’in tüm kapsamları ile geçerliliğe gireceği yıl olacak ve o yıl önceki iki sezona bakılarak toplamda 45 milyon avro üzerinde zarar açıklayan kulüplere Malaga tarifesi uygulanacak.
Yeni kriterler yolda
Finansal Fair Play’e ilk etapta getirdiği devlete, sporculara ve diğer kulüplere borcun olmayacak kıstasını 2013/14 sezonu ile daha da genişletecek. Buna hazır olmak için kulüplerin tasarruf moduna geçmesi gerekiyor ve bunu yapabilecekleri ilk alan giderlerinin büyük kısmını oluşturan futbolcu transferleri. Özellikle Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası’nı izleyen transfer dönemlerinde kulüpler tam anlamıyla çılgınca paralar harcar, turnuvada değerini maksimize etmiş futbolcuyu almak için en yanlış zamanda harekete geçerler.
2013/14 sezonunda devreye girecek genişletilmiş Finansal Fair Play’in en önemli kurallarından birini oluşturan futbolcu maaşlarındaki kısıtlama kulüplerin futbolculara verebileceği maaşı gelirinin %70’ine çekmiş durumda. Böylesi bir kural kulüpleri iki yola itiyor. Ya gelirini artır ya da futbolcu ve teknik ekibe ödediğin maaşı düşür. 2012/13 sezonu yaz transfer sezonu 5 büyük lig (EPL, Seria A, La Liga, Bundesliga, Ligue 1) için bir önceki sezona göre %10 oranında daha az para harcanarak geçti.
Bu transfer harcamalarındaki düşüşün en büyük sebebi ise Avro bölgesinde ekonomik anlamda zor günler geçiren iki ülkenin takımlarının da bu Avro krizinden etkilenmesi oldu. Özellikle İtalya ve İspanya, Yunanistan’dan sonra Avro bölgesinde arıza çıkartması beklenen iki ülke; ki İtalya’da bu kriz yönetimin değişmesine, futbol severlerin AC Milan başkanı olarak tanıdıkları Berlusconi’nin başbakanlığı Monti’ye bırakmasına sebep oldu. Lig bazında baktığımızda İspanya’da transfer harcamaları bir önceki yıla göre %65 düşerken, İtalya’da transfer harcamalarında %28 oranında bir azalma meydana geldi.
Premier League ve Bundesliga’da belirgin bir artış söz konusuyken, istisnalar da mevcut. Finansal Fair Play için bulduğu açık kapıdan pek çok kaynağı sisteme yasal görülen yollarla aktaran ve Ligue 1’in transfer harcamalarında lokomotif görevi gören Paris Saint-Germain’in etkisiyle Fransa Ligi önceki sezona göre harcamalarını artırmış durumda ancak PSG’ye ayak uyduran başka kulüp olmaması artışı sınırlı tuttu.
İtalya ve İspanyadaki krizin derinliği geçmiş 4 yılın transfer harcamalarına toplu bakıldığında daha belirgin oluyor. 2009-2013 arasında 5 ligde yaz transferi için harcanan toplam 4 yıllık tutar göz önüne alındığında Premier League 2,15 milyar avro ile birinci sırayı alırken hemen ardından Serie A ve La Liga geliyor. Son sırada ise her zaman mütevazı harcamaları ile Bundesliga geliyor 776 milyon avro ile.
Transfer harcamalarındaki bu azalış beraberinde ortalama futbolcu başına ödenen bonservis bedelini de düşürmüş durumda. Kulüplerin, futbolcu seçiminde ekonomik anlamda tüm oyunun kartlarının yeniden dağıtılmasına sebep olan Bosman kurallarına göz kırpması ve bonservisi elinde futbolculara yönelmesiyle de birim futbolcu değerinde gözle görülür bir düşüş yaşandı İspanya ve İtalya’da. Kendi gelir dinamiklerini oldukça iyi işleten Premier League, futbolcu alma iştahı zirvede olan PSG’e sahip olan Ligue1 ve iki sezondur şampiyonluğu Dortmund’a kaptıran Bayern sayesinde Bundesliga bir futbolcu için geçtiğimiz sezona göre 2012-13 sezonunun yaz transfer döneminde daha fazla para harcadı.
Genelden özele doğru indiğimizde transferde yıldız kulüpleri tahmin etmek çok da zor değil. PSG, Chelsea, transferin sonu şov yapan Zenit ilk akla gelenler ve aynı zamanda en çok harcayan 10 Avrupa kulübünün ilk üçü.
Bir önceki sezon da bu listede yer alan takımlara baktığımızda 2012/13 sezonunun birincisi PSG geçtiğimiz sezon bu listede kendine Manchester City’nin ardından ikinci sırada yer bulabilmiş. Bu sezon 100 milyon avro transfer harcaması ile ikinci sıradaki Chelsea geçtiğimiz sezon 86mio€ ile dördüncü sırada yer aldı. Geçtiğimiz sezon 62 milyon avro ile dokuzuncu sırada yer alan Arsenal bonservis giderlerini 19 milyon avro azaltmasına rağmen yine kendine dokuzuncu sırada yer buldu. Keza İtalya’da transfer harcamaları belirgin bir şekilde azalırken listeye giren iki İtalyan ekibinden Juventus geçtiğimiz sezonda ilk 10’da yer almayı başarmıştı.
Roma, Atletico Madrid, Liverpool, Anzhi ve Barcelona bu sezon ilk 10 içinde yer alamayan kulüpler.
Son dört yıla baktığımızda ise PSG’nin alması gereken bayağı bir yol olduğu görülüyor. 400 milyon avronun üstünde yaptıkları transferler ile Man City ve  son dört yıla damgasını vurmuş durumda. Onlara en fazla yaklaşabilen kulüp ise 278 milyon avro ile Barcelona. (Kış transferleri hariç)
Transfer temel olarak 3 farklı unsurun belli kurallar üzerinde mutabık kalması ile gerçekleşir. Alıcı, satıcı ve futbolcu ortak noktada buluşmadıkça transferin gerçekleşmesi neredeyse imkansızdır. Serbest piyasa kurallarının, ayartma, hile, akıl çekme gibi pek çok oyunun döndüğü, menajerlerin neredeyse futbolcular kadar para kazandığı dünyada futbolcu yetiştirip satmayı yaşamak için bir ekonomik modele dönüştüren kulüplerin başında Porto geliyor. 2012/13 sezonunun en çok kazananları arasında ilk ikide Portekiz kulüpleri bulunuyor. Porto özellikle Hulk’un da satışı bile birlikte 2012/13 yaz transfer döneminde 81 milyon avroyu kasasına koyarken, Benfica da Zenit’e gönderdiği Witsel sayesinde 71 milyon avro ile bu dönemin en çok kazanan ikinci kulübü oldu.
Uzun süredir mali tablolarında zarar üzerine zarar açıklayan, son 5 yılda 186,1 milyon avro zarar eden AC Milan için Finansal Fair Play çalıyor. Yüksek maaşlı futbolculardan kurtulmak ve gelen cazip teklifi finansal bir artıya çevirmek için Milan sezon başında Ibrahimovic ve Silva ile yollar ayrıldı.
Futbol kulüpleri için daha zor bir dönem başlıyor. Bu sezonla birlikte genişletilmiş Finansal Fair Play kriterlerine uyum sağlamak için kulüplerin süresi daralıyor, UEFA aba altında sakladığı sopayı abanın üstüne çıkardı ve Malaga’yı bir yılı kesin olmak üzere dört yıl Avrupa kupalarından men etti. Bu cezadan Türk kulüplerinin de kendine pay çıkartmasını dileyeceğiz ama Beşiktaş’ın cezasından pay çıkartmayanların Malaga üzerinden ders almaları zor görünüyor.
*Hayatım Futbol dergisinin 62. sayısında yayınlanmıştır.

0 yorum: