İçinde her sonucu barındıran ama tek arzusu kazanmak olanlar neden futbol kulüplerine yatırım yapar?
Futbol, bir iş olarak
görüldüğünde, paranın asıl kaynağı olan
taraftarın beklentisi ile patronların beklentisi taban tabana zırtır. Taraftar
verdiği paranın karşılığını başarı olarak almak isterken, patronlar başarı için
para harcamak zorundadır ama başarının garantisi yoktur. Harcanan paranın
büyüklüğü her zaman ligi zirvede bitirmenizi ya da kupaları kulbundan tutup
kaldırmanızı garanti etmez. Geçtiğimiz yıl PSG bu üzüntüyü derinden yaşayan
kulüplerlerden biriydi.
İngiliz kulüplerini bu genellemenin dışında tutmakta yarar
var çünkü örneğin Chelsea ya da ManCity harcanan paranın karşılığını başarı
olarak aldı ve bu yeterliydi. Çünkü ne Şeyh’in ne de Abramoviç’in para kazanmak
gibi bir derdi var. Ancak ManUtd’ın patronları futbola tamamen pragmatik
yaklaşıp, endüstriyel futbol dediğimiz olguyu en net şekilde ortaya koyan
patronlar. Öncelikleri mali başarı. Mali başarı gelmediği durumda sportif
başarının onlar için pek bir önemi kalmıyor ama Sir Alex Ferguson ile
kurtukları sistem hem sportif başarıyı hem de mali başarıyı getiriyor.
Her futbol kulübü bir ekonomik model ile yönetiliyor.
Örneğin ülkemizde ki model “kredi kartı” modeli. Limit dolana kadar harcama
yapılyor, daha sonra ise borcu borç ile kapatma dönemi başlıyor. Beşiktaş
2011/2012 yılını 150mio TL, Galatasaray 36mioTL zarar ile, Fenerbahçe ve
Trabzonspor ise 5mioTL kar ile kapattılar.
Ülkemizdeki yayın gelirlerinin büyüklüğünün normal
standartlarda olması durumda mali tabloların daha da kötü olacağını söylemeye
gerekyok sanırım. 2011/2012 sezonu için Galatasaray 33mio€, Fenerbahçe 31mio€,
Beşiktaş 30 mio€ ve Trabzonspor ise 20 mo€ pay aldı yayın gelirlerinden ve bu gelirlerinin
aslan payı. Peki geçtiğimiz günlerde oyuncusu Hulk’u astronomik bir rakama
St.Petersburg’a gönderen Porto’nun aynı dönemdeki yayın gelirinin yerel lig
için 11,3 mio€ olmasına ne demeli?
Bizim ekonomik modelimizin aksine Porto kendini dev
aynısanda görmeden parlat ve sat taktiğini uyguluyor. Hem her sezon ligde
rakipleri Benfica ve Sporting ile şampiyonluk kovalıyor, hem Avrupa Kupalarında
hatırı sayılır başarılara imza atıyor hem de her sezon en iyi oyuncularını
satıyor.
Bu üç değişkeni bir araya getiren adam ise Porto başkanı Jorge
Nuno Lima “Pinto da Costa”.
Porto son 5 sezondur ardı ardına gelir tablosunun dibine kar
yazıyor. Amortisman ve Vergi öncesi kar ise muazzam.
Portekiz liginin varlık sebebi pek çokları için Güney
Amerikalı futbolcuların Avrupaya alışma durağı olarak görülür. Pek de haksız
oldukları söylenemez. Bu eski kıtanın; sonradan keşfedilenlere en çok benzeyen
yeri Portekiz. Durum böyle olunca Güney Amerikalı futbolcuların Avrupa kıtasına
alışması için en doğal ortam burada sağlıyor. Ayrıca sadece Güney Amerikalılar
değil Portekizliler de Avrupa futboluna bu ülkenin altyapısını alarak damga
vuruyor.
Ekonomi model olarak Portekiz tam bir tacir ülke. Düşük
yayın gelirleri, boş tribünler kulüpleri “yap işlet devret” mantığında yönetilmeye
itmiş.
Deloitte’nin her sezon açıkladığı kulüp gelirlerine göz
atacak olursak ilk 20 içinde yer almadıklarını görüyoruz.
Deloitte’un listesinde 20. sırada yer alan Napoli’nin 114,9
mio € kazandığı sezonda Porto’nun geliri sadece 89mio€ olabildi. Lokal sportif
başarının Avrupa’da yarışacak parayı tek başına sağlaması pek mümkün
görünmüyor. Yıllardır şampiyonluk
hasreti çeken Liverpool, Porto’nın 15mio€ karşılığı Chelsea’ye gitmesine izin
verdiği AVB’ın yeni takımı Tottenham, görece sportif başarıdan uzak olmasına
karşın Porto’nun iki katı gelir elde edebiliyor. Ayrı düzeyde sportif başarı
geldiğinde bu iki kulübün gelirleri Porto’nun 3 katını zorlayacak duruma
gelecek.
Bu gerçekleri gören Porto başkanı Pinto da Costa yapılacak en doğru hamleyi yaparak Porto’yu Avrupa’ya yıldız pazarlayan bir futbolcu fabrikasına dönüştürdü.
Son beş sezon göz önüne alındığında Porto’nun futbolcu satışlarından sağladığı kar ile gelir tablosunu pozitife çevirdiği görülüyor.
Yukarıdaki grafiğe dahil olmayan son 2 sezon da ise toplam
81mio €’luk oyuncu satış karı var Porto’nun. Peki Porto nasıl bu kadar kolay
oyuncu satabiliyor? Ülkemizde takımlarımızın elinde kalan futbolculara
baktığımızda yıllık ücretlerinin başka yerde Türkiyedekinin yanından bile
geçmeyeceği kesin. Durum böyle olunca oyuncular sözleşmenin sonuna kadar
oynasalar da oynamasalar da ülkede kalıyorlar.
Geçtiğimiz sezon ülkemizdeki takımların futbolcu ve teknik
heyetlerine ödedikleri paralar şu şekilde.
Trabzonspor 33mio€
·
Fenerbahçe 52mio€
·
Beşiktaş 56mio€
·
Galatasaray 69mio€
Porto’da ise durum şu şekilde;
Son sezona kadar ülkemizdeki ortalamaların altında kalıyor. Son sezon ise ülkemizde kur yükseldiği için döviz bazında ücretler bir nebze düşük görünüyor. Ayrıca dip not olarak belirtmek gerekir ki bizim kulüplerimizdeki ücret giderleri sadece A takımı kapsarken Porto’daki ücret giderleri ise altyapı oyuncuları ve hocaları dahil tutar.
Porto’daki bu maaş politikası Finansal Fair Play’e uyumlu hale getirilmiş son 3 sezonda. UEFA oyuncu ve teknik heyete ödenecek tutarın futbol gelirin %70’ini geçemeyeceğini söylüyor. 2005 ve 2006 yılında bu tutarı oldukça aşan Porto 2008 yılında ise küsüratlar ile sınıra takılmış. Ancak şu anda yakalanan %55’lik oran oldukça makul.
Son 7 sezonda Porto’nun futbolcu satışından elde ettiği kar toplam diğer gelirlerinin %49’una ulaşmış durumda. Özellike Hulk’un satışının bu oranın içinde olmadığını belirtmek gerekir. Çünkü 2012/2013 sezonunda Porto’nun gelirinin kesinleşmesi için bir yıl gibi bir süre beklememiz gerekli.
Bu kadar kolay futbolcu satmak takımın kimyasına işlemiş durumda. Ekonomik bir model olarak karşımıza çıkıyor. Bosman kurallarından önce ülkemizde bu şekilde ayakta kalmayı deneyen kulüpler olmasına karşın ne Porto gibi sportf başarı yakalanabildi ne de Bosman kurallarının işlediği dönemde Porto gibi oyuncu satabildi takımlarımız.
Porto’nun borçlanma yapısına baktığımızda ise çevirlebilir
bir borç yapısı görüyoruz. Varlıkları borçlarını karşılıyor ve sermayesi de
ülkemizdeki bir kaç kulübün aksine pozitif bir değere sahip.
Porto’nın 2006 yılından veri sürekli kar açıklıyor. Bu
durumda iki önemli faktör Şampiyonlar Ligi ve Futbolcu satışları. Kulübün
şampiyonlar liginden erken ayrılması iki sezondur 10mio€ gibi gelir kaybına yol
açıyor. En büyük giderleri futbolcu maaş ve personel maaşları olan Porto
için en değerli üründe ister istemez
futbolcular hatta teknik adamlar oluyor. Futbol ekonomisi içinde ucuza alıp
pahalıya satan ve sattığı halde sportif başarı sürdürebilen bir kulüp Porto.
Ancak geliri her zaman makul bir seviyede. Sattığı futbolcular sonrasında çok
kar eden bir kulüp görünse de aslında sattığı futbolcular sayesinde ayakta
kalan bir kulüp Porto.
Zaten tek çıkar yol da bu Portekiz kulüpleri için.
0 yorum:
Yorum Gönder