Alışılanın ve ülkemizdeki genel teamüllerin aksine Beşiktaş’ın
5 yıl süre ile ertelenen bir yıl Avrupa kupalarına gitmeme cezası,
ağırlaştırılarak önümüzdeki sezon için uyguamaya alındı. Ayrıca Bursaspor ve
Gaziantepspor’da bu süreçten bir yıl men ile çıktılar.
Bundan daha yakşalık bir ay önce çiçeği burnunda başkan
Fikret Orman UEFA Disiplin Kuruluna savunma vermiş ve kabul edilebilir bir ceza
almıştı. Ne olduysa bu süreçten sonra ajanslra düşen küçük bir haber ile oldu.
Beşiktaş konusunda ki karara UEFA Disiplin Müffetişi itiraz etmişti.
UEFA uluslar arası kulüp organizasyonlarına katılacak
takımlara bir lisans veriyor. Bu lisans sahibi kulüp Avrupa Kupalarında
ülkesini temsil hakkını tescillemiş oluyor. Bu lisansta bir takım kriterler
var. Sportif kiriterler, tesis yeterlilik kriterleri ve kabus gibi üzerimize
çöken demek isterdim ancak yıllardır geliyorum diyen finansal kriterler.
Bu finansal kriterler Finansal Fair Play kadar kapsamlı ve
teknik bilgi gerektirmiyor. Nedir o kriterler?
- Devlete ve vergi otoritelerine vadesi geçmiş vergi borcu olmayacak.
- Diğer spor kulüplerine vadesi geçmiş futbolcu alışverişinden kaynaklı borç olmayacak.
- Hiç bir futbolcuya vadesi geçmiş borç olmayacak.
Bu süreçte yukarıda sayılan her madde Beşiktaş için geçerli.
Defalarca affedilmesine rağmen ödenmeyen prim borçları.
Tabata ve İsmail Köybaşı transferlerinden dolayı Gaziantep Spor Kulübü
Derneğinin Beşiktaş ve Yıldırım Demirören için başlattığı icra. Futbolcuların
FIFA uyuşmazlık kurulundaki alacak arayışları.
Tüm bu sayıları mali tablolarda görmek mümkün. Ancak
şirketlerin mali tabloları gerekli düzeltmelerin yapılması sonrasında
yayınlanıyor. Hal böyle olunca Avrupa Kupalarında mücadele edecek tüm
takımların mali tablolarını incelemek ve onlara lisans vermek için süre
kalmıyor. Bu ksıtlı zamanı değerlendirmek adına UEFA bu bilgiler için
kulüplerden beyan istiyor.
Beşiktaş yönetim kurulunda imza yetkisine sahip bir yetkili “Develte
vadesi geçmiş borcumuz yoktur” yazıyor ve altını imzalıyor, keza diğer spor
kulüpleri için de aynı yol izleniyor. Ancak iş futbolculara olan borca gelince
iş orada değişiyor ve imzayı atması gereken futbolcu oluyor. Örneğin Fabian
Ernst’in önüne üzerinde “Vadesi geçmiş alacağım yoktur” yazılı bir kağıt
geliyor ve Ernst bunu imzalıyor. Peki neden imzalıyor orası muamma ancak hiç
bir futbolcu bunu imzalamayıp zaten alamadığı parayı daha da riske atmak
istemez. Daha sonra mali tablolara bir bakıyoruz ki Ernst FIFA’ya alacakları
için başvurmuş.
Burada önemli olan UEFA Müffetişinin Fikret Orman ve ekibinin
savunmasından tatmin olmaması. Bu cezanın bir sonraki adımı transfer yasağı
olabilir.
Asıl önemli kısım ise yalan beyan. Dediğimiz gibi lisans
için verilen belgelerin yanlış ve yanıltıcı olduğu için ceza aldı Beşiktaş.
Zaten bilgiler doğru olsaydı lisans alamayacak ve Avrupaya gidemeyecekti. Bu
durumda yerel ligde sezonu Beşiktaş’ın altında bitiren kulübün kupalara gitme
hakkı elinden alınmış oldu. Beşiktaş UEFA nezdinde yalancı konumuna düştü.
Beşitaş’ın son beş yıldaki toplam zararı 327milyon TL, bunu
84 milyon TL’si son dokuz ay içinde oluştu. UEFA’dan gelen men haberi ile
hisseler %9 orannda değer kaybetti. Sosyal paylaşım sitelerinde taraftarlar,
basın önünde yönetim kurulu üzüntülerini dile getirdi. Ancak Beşiktaş’ın bir
günde bu pozisyona geldiğine inanmak saflık olur. Yıldırım Demirören’e açılacak
davalardan bahsediliyor ancak unutmamak gerek ki Dernek başkanı olarak da AŞ
Yönetim kurulu başkanı olarak da Yıldırım Demirören ibra edildi. Davanın sonuç
getirmesi zor görünüyor. Ayrıca Beşiktaş’ın 400 milyon TL olan borcunun 100
milyon TL’si Yıldırım Demirören’e.
Beşiktaş bugüne kadar hep günü kurtaracak önemler aldı ve bu
güne geldi. “Yeter Yıldırım Demirören”
tezahuratları “Şımart bizi başka, çıkart bizi baştan” pankartlarına evrildiği
süreçte Quaresma transferini mali tablodan bağımsız düşünen, 10 milyon €
maliyetin sadece forma satarak amorti edileceğini düşünen taraftar da en az
Yıldırım Demirören kadar dahli yok mu bu işte?
Bu ceza sonrası alacakları karşılığında bedava takımdan
ayrılmak isteyecek pek çok futbolcu olabilir.
Bu “Beşiktaş’ın çocuğu” olmayanlar gitsin diyerek geçiştirilecek birşey
değildir. Profesyonel hayatta şirketlerin kar kadar önemsedikleri bir
başka değer de “itibar” çünkü. Bazı firmalar “itibar yönetimi” için ciddi
çalışmalar yapıyor ve önemli paralar harcıyor. Bir spor kulübü için ise sportif
başarı karşısında kazanılan “itibar” maddi değeri peşinden sürüklüyor. Siz
başarı kazandıkça itibarını artıyor, artan itibar size yeni taraftar, yeni
taraftar size maddi güç sağlıyor. O yüzden bir spor kulübün “itibarını” en az
maddi kaynakları kadar dikkatli yönetmesi gerekiyor.
Genel işletme biliminde şirketlerin sürekliliği esastır.
Kişilerden, başkanlardan, yönetim kurulu üyelerinden bağımsız bir sürekliliği
vardır. O yüzden bugün hayatını kulübe feda edenler de Beşiktaş’ı egolarına
feda edenler de bu kulübün bünyesinden çıkmıştır. O yüzden reddi miras şansı
yoktur ve tüm maddi ve manevi sorumluluğu bir başkandan bir diğer başkana
geçer.
Aslında olayın bir de pozitif yönüne bakmak lazım. Artık
gereksiz kamburlardan, fahiş ücretlerden, yüksek bedelli kiralardan kurtulma
vakti. Avrupada olmayacak olmanın bazı operasyonları kolaylaştırıcı bir etkisi
olacak.
Bir sezon Avrupada olmayacak Beşiktaş’ı forması ligde
önümüzdeki sezon yine Avrupa’ya katılmayı zorlar.
Peki iyi bir projeksiyon ile Beşiktaş bu süreçte neler
yapmalı.
- Futbolculara ödenen ücret yarı yarıya azaltılmalı. Sezonun ilk dokuz ayında gelirlerin %70’i futbolcu maaşlarına gitti.
- 21 yaşın üzerinde futbolcu alınmamalı.
- Avrupa Şampiyonası’nın değer şişirici etkisinden uzak durulmalı. Bir futbolcunun en değerli olduğu zaman.
- Quaresma ve Almeida bu değer artırıcı etkiden yararlanarak Avrupa Şampiyonası sonrası hemen satılmalı.
- Transferlerde bonservis bedeli ödenmemeli.
Eğer bunlar yapılırsa bu men cezasının bir şekilde faydası
olabilir Beşiktaş’a. Bazen şoka giren
hastayı kendine getirir bir tokat. İşte bu ceza öyle birşey.
0 yorum:
Yorum Gönder