Noat Samisa'nın zihin açıcı
bu yazısını okuduktan sonra sürekli ertelediğim çalışmayı kelimelere dökmeye karar verdim.
Öncelikle ağır finansal veriler ve rakamlar içerdiğinden konun özetini son paragrafta bulabilir bu işle ilgilenmeyenler. Şimdi bu girizgahtan sonra Özkaynak ile işe başlayalım.
Benim bu takıma gönlümü kaptırdığım dönemin en büyük övünç kaynağı Özkaynak düzeniydi. Altyapıdan gelmiş, Beşiktaş kültürünü almış futbolcuların sinerjisi karşısında kupaların Akaretlere gelmesine kimse şaşırmıyordu.
Bir başka Özkaynak kavramı işe Beşiktaş'ın bir takım olmanın yanında Borsa'da ticari bir işletme olarak işlem görmesi ile başladı. Şu Beşiktaş'ı yabancı sorunundan kurtarmasına rağmen takdir almayan Hüsnü Güreli önderliğinde yapılan bu işlemler silsilesi sonunda artık Beşiktaş alınıp-satılabilen metaya dönüştü.
Borsa'ya kote olmanın en büyük sorumluluğu mali tabloların açıklanmasıdır.Ve yakında gelencek olan ve büyük balıkların küçük balıkları yemesine düzenleme getirecek olan Finansal Fair Play ile TFF bünyesindeki tüm kulüpler bu mali verileri en azından federasyon ve UEFA ile paylaşmak durumunda kalacaktır.
Bu mali tabloların temelini bilanço ve gelir tablosu oluşturur. Bilanço bir işletmenin ticari varlıklarını yani sahip olduklarını ve bunlara sahip olmak için katlandıklarını gösteren bir tablodur. Mali değer sahip bir varlığı edinmek için iki yol vardır.Borç almak yada özkaynak kullanmaktır.
Bilançonun temel ilkesi "eşitliktir". Yani varlıklarınız, borçlarınızın ve özkaynağınızın toplamına eşit olmalıdır. Bunun formülüze edilmiş şekli şu şekildedir.
VARLIKLAR=BORÇLAR+ÖZKAYNAKLAR
Yani varlıklarınızın hepsini satıp borçlarınızı ödediğinizde elinizde kalan öz kaynaktır. Gelin görün ki Beşiktaş bugün Quaresma'dan, Ümraniye Tesislerine, Fulya Rezidanstan, BJK TV ye heşeyini satsa bile borçlarını ödeyemiyor. Aslında bir şirketin ne kadar kötü yönetildiğini göstermek için yazıyı burada bitirmek yeterli ama söylenecek daha çok şey var.
|
Resmi Büyütmek için Tıklayın |
Özkaynak değişim grafiğinde görüldüğü gibi 2007 Mayıs ayında Beşiktaş'ın kendine ait 15mio TL'si varken, 2011 Mayıs ayında 201mio TL'lik bir çöküş söz konusu. Peki nereye gitti bu paralar?
- VARLIK KAYNAK DENGESİZLİĞİ
Bilanço bisiklet sürmek gibidir. Dengede olmalısınız. Beşiktaş'ın özkaynaklarını böylesine azalmasının bilançoda bir karşılığı olmalı. Ya varlıklarınız artmalı ya da borçlarınız azalmalı. Peki Beşiktaşta durum ne?
|
Resmi Büyütmek için Tıklayın |
İşte durum. Beşiktaş'ta varlıklar 2010 Mayıs ayına kadar artıyor. Bu artışlar Mayıs 2009 a kadar bir nebze olsun borçlanma ile karşılanıyor ve özkaynaklar belli bir bant aralığında seyrediyor ancak kamyonun freni bu tarihten sonra boşalıyor ve duvar karşı seyir başlıyor.
|
Son yıl varlıklar keskin şekilde düşerken, borçlanma artarak sürüyor. |
Beşiktaş'taki bu resmin asıl sebebi gelir çeşitlemesinde çaresiz kalmak ve sırtını Digitürk'e yaslamak. Çünkü Beşiktaş her sezon hanesine zarar yazıyor ve bu zararı ve önce özkaynaklarından, yetmediği yerde ise borçlanarak ödüyor. İtibar olarak her türlü kredibiliteye sahip olmanın avantajı ile sürekli borçlanıp gelecekteki gelirlerini temlik edebiliyor. Beşiktaş'ın gelecek 2 sezonda gelecek Yayın Gelirlerinin gideceği yer aşağı yukarı şimdiden belli. O yüzden Beşiktaş'ın kurtuluş için dekoderden fazlasına ihtiyacı var.
Gelir artırmak konusunda Beşiktaş'ın hiç bir şey yapdığını görmek için aşağıdaki gelir kalemlerini incelemek yeterli. Bu kalemleri Noat Samisa fonksiyona göre gruplandırmıştı yazısında. Ben bu fonsiyonların detaylarını da ekledim.
|
Büyütmek İçin Tıklayınız |
Bu tablonun anlattığı şey, yayın gelirlerinin Türk futbolunda kulüpleri ağustos böceğine dönüştürdüğüdür.Bu kalemleri tek tek incelediğinizde göreceksiniz TV Yayın giderleri haricindekileri artırmak için ciddi anlamda sportif başarı ve pazarlama stratejisi gerektirmektedir. UEFA Katılım gelirleri için öncelikle liginizde şampiyon ya da 2. olmalısınız ki ŞL'ne gidesiniz. Kombine kart gelirleri %300 zamma karşı son 3 senede %62 artmış. Maç hasılatları ise toplam gelir içinde %4-%7 bandında gidip geliyor. Yani iyi günde kötü günde taraftar kulübe bilet alarak %5 gibi bir gelir sağlıyorlar. Bu %5 içinde kombine gelirleri yok. Kombine eklendiğinde bu oran %15-%20 arasında gidip geliyor.Yani kulübün kombine gelirlerini artırmak için yaptığı tek şey zam yapmak. Bu zam karşısında Stad için yaptığı harcamalara baktığımızda 2,2mio TL'den 3mio TL'ye çıktığını görüyoruz. Bunun anlamı stad için para harcanmadığı ve taraftarın konforunun hiç bir şekilde düşünmediği. Bu stad için yiyecek-içecek alanlarının ihale fiyatlarını, uzun vadede geliri düşürmekte.
Beşiktaş Şampiyon Ligine katıldığı senelerde gelirini %35 ila %50 oranında artırmakta. Gruplardan bir adım ötesinin uçurum olduğu takımımız için Şampiyonlar Ligi geliri bu kadar hayatı iken her sezon 2.tur, çeyrek final zorlayan yabancı takımlara hem maddi hem de futbol anlamında ulaşmak neredeyse imkansız hale geliyor.
|
Büyütmek için Tıklayınız |
Bir transfer klişesi haline gelen forma satışları ile maliyetini çıkartmak Beşiktaş için oldukça zor. Lisanslı ürün satışlarından sağlanan gelir 3 yıldır aynı seviyede. Ama bu süreçte Quaresma, Guti, Simao gibi yıldızlar takıma katıldı. Ürün fiyatlarının her sene %20 oranında arttığı düşünürsek gelir sabit ise satış adedi düşmüş demektir. Yani bir transfer klişesi Beşiktaş'ın mali tabloları sonrasında tarihteki yerini alıyor.
Ayrıca sponsorluk gelirleri Ticari Gelirlerde oldukça yüksek bir yer tutuyor.Gelirin %13'ünü sponsorlardan elde etmek takdir edilecek bir başarı bu başarısızlık içinde ama gerçek anlamda bir başarı olup olmadığını anlamak için Fenerbahçe ve Galatasaray'ın sponsorluk gelirlerini incelemek daha sağlıklı sonuç verecektir.
Gelirler için özet geçersek; Beşiktaş gelirini sadece yayın ihalesi ile artırıyor ve geliri artırmak için fark yaratan ürünler yaratmaktansa zam yapmayı tercih ediyor.
En basit bakkal hesabı ile Kar=Gelir-Gider.
Beşiktaş gibi geliriniz elinizde olmadan artıyorsa ve siz bunu değiştiremiyorsanız, kar etmek için değiştirmeniz gereken şey giderlerinizdir. Giderleri azaltmakta bir nevi kar artırıcı bir eylemdir. Türkiye'de gider azaltma kavramı "işçi çıkartmak" olarak tezahür eder.
Beşiktaş'ın giderlerinin özetini aşağıdaki şekilde bulabilirsiniz.
|
Büyütmek İçin Tıklayınız |
Öncelikle 2010-2011 sezonunun en büyük gideri toplam giderin %59'u ile futbolcu ve teknik ekip ücretleri, bunu %16 futbolcu itfa payları izliyor. Futbolcu itfa payları gerçekte bir para çıkışı olmasa da futbolcuların sözleşmesinin süresine göre Bosman kuralı gereği bedelsiz gitmelerinden kaynaklı bir değer kaybı. Örneğin Quaresma'yı almak için 10mio TL ücret ödediniz ve 5 yıllık sözleşme yaptınız. Q7'yi defterlerinize 10mio olarak kaydediyoruz. Artık Q7'nin 5 yıllık hakları bizim elimizde. Yıllık 2Mio TL'ye geliyor ve her sezon sonunda Q7'nin değeri 2Mio TL değer kaybediyor, taki sözleşmesi bitip bedelsiz takımdan ayrılana kadar.
Quaresma, Guti ve Simao gibi yıldızların gelmesi ile Lisanslı ürün satışlarında bir değişme olmazken gider kaleminde %38 oranında bir artış ortaya çıkmış. Sahada takıma verdikleri ve vermedikleri bu yazının konusu olmasa da gazete sayfaları kriterinde başarılı transferler olacaklar gibi görünüyor.
Futbolcu satış zararları kalemi de tüm giderlerin içinde %9'luk paya sahip. Bu kalemin Beşiktaş'ın transfer politikasının en güzel özeti olduğu ortada.
Ayrıca unutmamak gerekir ki bu giderler sadece futbol takımının giderleri. Yani operasyon giderleri, faiz giderleri bu giderlerin içinde değil.
Beşiktaş'ın şu andan itibaren gelir artırıcı yapamıyorsa gider azaltıcı önlemler alması gerekiyor yoksa tutacak bir takımımız olmayabilir.
|
Büyütmek İçin Tıklayın |
Yukardaki grafikte, Beşiktaş'ın 5 yıllık, normalde Kar/Zarar diye adlandırılan ama Kar olmadığı için Zarar Tablosu olarak adlandırılan özeti var. Sayın Demirören ve ekibi Zarar'da dur durak bilmiyor. Ve Beşiktaş'a verdiği zararı açıkça gözler önüne seriyor.
Aşağıdaki özet gelir tablosu ise yukardaki grafiği daha ne anlatıyor. Özellikle son sezonda artan finansman maliyetlerinin nedeni dediğimiz gibi Özkaynakların eksiye düşmesi ve borçların döndürülemez hale gelmesinden kaynaklanıyor. Benim basit analimiz de bile ortaya çıkan durum bankalar tarafından daha detaylı analiz ediliyor ve döşene bir tekmede mottosu ile yüksek faiz ile kredilendiriliyor. Böylece borcu ödemek için alınan borç daha da büyük borcu doğuruyor. Bu süreçte yıldız futbolcular ile de yüksek taahütlere girince iş arap saçına dönüyor.
|
Büyütmek İçin Tıklayınız |
- BEŞİKTAŞ OYUNU ADİL OYNAYABİLECEK Mİ?
Bilindiği gibi Avrupa'da futbolun patronu Platini'nin önderliğinde geliştirilen Finansal Fair Play (FFP) ile kulüplerin mali yapısına çekidüzen verilmek isteniyor.
Özellikle petrol kuyusundan çıkan kara paranın yeşil sahadaki gölgesini kaldırmak için düzenlendiği söylenen bu yeni yapıda büyük yaptırımlar bulunuyor. Kriterler ise aşağı yukarı şu çekilde.
- Futbol takımının giderleri gelirlerini aşamayacak
- Son üç yıllık toplam gider, son 3 yıllık toplam geliri en fazla 5 milyon
euro aşabilecek (2015'e kadar 45 milyon euroya kadar izin var, 2018'e
kadar 30 milyon, 2018'den sonra maksimum zarar 5 milyon olabilecek)
- Gelirler hesaplanırken stad gelirleri, yayın hakları, sponsorluk
gelirleri, futbolcu satışı gelirleri hesaba katılacak, parasal olmayan
gelirler ve futbol dışı gelirler sayılmayacak.
- Hiçbir futbolcuya, klübe ya da yasal otoriteye vadesi geçmiş borç bulunmayacak.
- Özsermayenin negatife düşmesine izin verilmeyecek.
- Futbolcu maaş, ücret ve primleri, toplam gelirin %70'ini geçemeyecek.
- Toplam borç, toplam gelirin %100'ünü geçemeyecek.
Daha gördüğünüz gibi analize başlamadan 5. madde de takılıyoruz. Kulübün hisselerinin bir kısmının daha halka açılması ve buradan gelen gelirin Özkaynaklara eklenerek bu sorunun çözelmesi muhtemel.
Beşiktaş'ın giderleri son 5 sezondur gelirlerinin üstünde daha önce söylediğimiz gibi. 2. madde için küçük bir uygulama yaparsak bakalım sonuç ne olacak?
|
Finansman ve Faaliyet Giderleri Dahil verilerdir. 2011-2008 yılları arası. |
FFP'nin belki de en zayıf halkası Sponsorluk gelirlerinin sisteme dahil edilmesi olacak. Böyle bir durumda Sayın Demirören cebinden para verip kulübü borçlandırmayacak ama kulübe sponsorluk adı altında para akıtacabilecek. Ayrıca sponsorluk sözleşmesine koyduğu bir madde ile sözleşmenin bitmesine az bir süre kala kulüp tarafından sözleşme tek taraflı fesh edilip sponsor firmaya tazminat ödebiletecek.
6. maddeyide incelemekte yarar var. Aşağıdaki tablo sezonluk ücretler ve o sezon elde edilen gelirler bulunuyor. Bu veriler ışında baktığımızda geçtiğimiz sezon FFP yürülükte olsaydı Beşiktaş bu maddeyede takılacaktır.
|
Büyütmek İçin Tıklayınız |
Sözün özüne gelirsek. Sayın yöneticilerimiz dekoder alın demekte son derece haklı. Noat Samisa zaten yazdı bunları. Beşiktaş özelinde şunu söylebilirim ki;
"Sayın Demirören bu gün decoder alın diyebileceğiz bir taraftar gurubuna sahipsiniz ancak kulübü bu şekilde yönetirseniz, oğlunuz başkan olduğunda "decoder alın" diyecek taraftar bulamayabilir. Çünkü çocukların Beşiktaş'lı olması için hiç bir şey yapmıyorsunuz. Yeni decoder satmak için daha çok taraftara ihtiyacınız olacak ve bu yönetim anlayışınız ile pek çok çocuğun tercihi üzülerek ve maaselef görüyor ki hayal ettiğiniz noktadan çok daha farklı."
Futbol sadece futbol mudur değil midir bilinmez ama bu mottonun sahibi Simon Kuper Futbolun Şifrelerinde futbol işini ticari anlamda aptallık olarak nitelendiriliyor. O futbol işinden kar edilemeyeceğini ancak Porto, Lyon gibi kulüplerin ender olarak bu işten kar sağlayabileceğini anlatıyor. Biz karı geçtik en azından ligde kalacak kadar zarara razıyız.
Sabrınız için teşekkürler...